This article is concerned with the problem of the relationship between knowledge and value because the ethical theory of Mu‘tazila has an importance in the Mediaeval Age Muslim world. Contrary to Ash’arītes, Mu‘tazila has supported that some objective value terms whether a religion is sent or not, good, bad, and necessary can be known via wisdom with reference to the relationship of knowledge-value. Mu‘tazila supports objectivism in the scope of ethical values; however, we can describe such an objectivist thought, which is supported by them and receives its necessity completely from God, as “divine objectivism”, so to speak. These values were placed in both world of objectives and human mind only by God at the beginning. According to Mu‘tazila, both wisdom and narration are the essential sources about knowing value concepts like good and bad. Therefore, the wisdom that is supported by Mu‘tazila can be accepted as “partial rationalism”. Consequently, according to the ethical system of Mu‘tazila, human can sustain a moral life by using the competent mind given by God at the beginning of creation.
Mu‘tezilî kelâmcıların ortaya attıkları ahlâk nazariyesi Ortaçağ İslâm dünyasında önemli bir yer işgal eder. Bundan dolayı, bu makale bilgi-değer münasebeti sorununa ayrılmıştır. Eş‘arî kelâmcıların aksine, Mu‘tezilîler, bilgi-değer münasebetinden yola çıkmak suretiyle, din gönderilsin ya da gönderilmesin, iyi, kötü ve zorunlu gibi bazı objektif değer terimlerinin akıl kanalıyla bilinebilirliği tezini öne sürmüşlerdir. Mu‘tezilîler, ahlâkî değerler alanında nesnelciliği savunurlar, ancak onların savunduğu ve zorunluluğunu bütünüyle Tanrı’dan alan bu türden bir nesnelcilik anlayışını, deyim yerindeyse, “ilâhî nesnelcilik” diye nitelendirmek mümkündür. Onlarca, değerler daha başlangıçta hem nesneler âlemine hem de insan anlığına sadece Tanrı tarafından yerleştirilmiştir. Mu‘tezilîlere göre, hem akıl hem de nakil iyi ve kötü gibi değer kavramlarını bilme hususunda iki asıl kaynaktır. İşte bu nedenledir ki, Mu‘tezilîlerin savunduğu akıl “kısmî akılcılık”olarak kabul edilebilir. Sonuç itibariyle, Mu‘tezilîlerin ahlâk sisteminde, insanoğlu daha başlangıçta onu yaratırken Tanrı’nın kendisine bahşetmiş olduğu yetkin aklını kullanmak suretiyle erdemli ve ahlâki bir yaşam tarzı sürdürebilir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Translation |
Authors | |
Publication Date | July 31, 2018 |
Submission Date | May 20, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |