Camus creates characters facing with the absurd in his works The Plague and The Stranger. In existential struggle, in the absence of meaning, morality arises as a crucial problem in both works. In The Plague there are people still having universal principles even in a chaotic atmosphere beside the ones who do not have. In The Stranger main character appears as an agent ignoring universal principles in usual and acceptable life conditions. With a necessity of analysis of the characters in the context of morality, this paper analyses the characters in terms of Kantian ethics. For this purpose, it applies Kantian ethical theory centering on categorical imperative formulations. The study explores in what way the characters adopt or ignore the rules of categorical imperative. Accordingly, it discusses whether the acts of the characters are for the sake of duty or in accordance with duty. Additionally, it portrays whether they see humans as an end or as a means. These aforementioned works are mostly explained through absurdist and existential perspectives. However, this study will reflect a different angle on characters by providing a new insight. All in all, this assertion is reached: Both works have samples of agents adopting or violating Kant’s moral theory. Meursault gives precedence to his inclinations and violates categorical imperative rule especially regarding his committing a murder and abuse. As for Dr Rieux, Tarrou and their group, they prioritize human dignity; thus, they act according to categorical imperative. On the other hand, Cottard and Father Paneloux violate this rule and they are tempted by their inclinations.
Camus Categorical Imperative Kant Moral Theory The Plague The Stranger
Camus romanlarında absürtle karşı karşıya gelen karakterler yaratır. Varoluşsal çabada ve anlam eksikliğinde ahlak önemli bir problem olarak ortaya çıkar. Veba adlı eserde evrensel prensipleri olmayanlara rağmen kaotik bir ortamda dahi bu prensiplere sahip kişiler vardır. Yabancı adlı eserde Meursault adlı karakter kabul gören dürüst olma prensibini benimser ancak bunu kendi kişisel çıkarları için hayatının her alanında uygulamaz. Bu noktada karakterlerin bir ahlak teorisi bağlamında analizinin gerekliliği önem arz eder ve bunu Kantçı etik bağlamında yerine getirmek yerinde olacaktır. Karakterler ödevden dolayı mı yoksa ödeve uygun olarak mı hareket etmektedir? Kategorik İmperatifi benimsemekteler mi? İnsanı bir amaç olarak mı yoksa araç olarak mı hedef almaktadırlar? Bu çalışma bu sorulara cevap vererek karakterlerin eylemlerine ahlaki olma bakımından bir yorum getirmeyi amaçlar. Bu amaçla bu çalışma özellikle kategorik imperatif formülasyonunu merkeze alarak Kantçı etik teorisini uygular. Bahsi geçen eserler çoğunlukla absürdist ve varoluşsal perspektiflerden açıklandığı için bu çalışma karakterlere farklı bir açıdan bakarak yeni bir içgörü sağlayacaktır. Çalışmanın sonucunda şu değerlendirmelere ulaşılır. Meursault ahlaklı olmaya yakın bir davranış sergilese de kişisel eğilimlerini üstün tutar ve özellikle adam öldürme ve istismar konularında kategorik imperatif kuralını ihlal eder. Dr Rieux, Tarrou ve onların grubu incelendiğinde, bu karakterlerin insan onurunu önceledikleri ve bu yüzden de kategorik imperatife uygun eylemde bulundukları gözlemlenir. Cottard ve Papaz Paneloux ise kendi eğilimlerine yenilir ve kategorik imperatif kuralını ihlal etmiş olurlar.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 20 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 24 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 16 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 2 Sayı: 2 |