Yemen Arap Cumhuriyeti ve Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti, Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ile -Avrupa’da Almanya örneğini hatırlatırcasına- birleşmelerine rağmen, Yemen halkını oluşturan grupların mezhep mensubiyetlerindeki farklılık, yönetim gücüne ve kaynaklara ulaşımdaki eşitsizlik, süregelen ötekileştirme politikaları ve kabileler arasındaki üstünlük mücadeleleri, yeni kurulan Yemen Cumhuriyeti’nde kalıcı istikrarın sağlanmasını engelledi. Aden Körfezi-Bab’ül Mendep Boğazı-Kızıldeniz-Süveyş Kanalı suyolunun güneyini kontrol eden stratejik bir mevkide bulunan Yemen’e bölgesel/küresel aktörlerin doğrudan/dolaylı müdahalelerinin, sınırlı kapasiteye sahip ülkenin kırılgan içyapısından kaynaklanan hassasiyetlerle birleşmesi, devlet mekanizmasının etkinlikle işletilmesini olanaksız hale getirdi. Ülkede devam eden çatışma ortamı, bölgesel ve küresel güvenlik açısından önemli sonuçlar yaratabilecek potansiyele sahiptir. Uluslararası toplumun, “Ulusal Diyalog Konferansı” vasıtasıyla, Yemen’de üstlendiği istikrarı sağlama sorumluluğunu başarıyla yerine getirememesi halinde; ülkede devlet yapısının ortadan kalkması, beklenmedik bir olasılık değildir. Böyle bir gelişme sonrasında oluşabilecek güvensizlik ortamı, sadece Yemen ve bölge ülkelerini değil, Aden Körfezi-Bab’ül Mendep Boğazı-Kızıldeniz suyolundan yararlanan tüm ülkeleri etkileyecek, Ortadoğu’da Sünni-Şii gerilimi daha da artacak, terörist yapılanmalar güçlenecek, küçük ve hafif çaplı silahların dünya ölçeğinde yayılması kolaylaşacaktır
Although Yemen Arab Republic and People’s Democratic Republic of Yemen unified at the end of Cold War era -reminding Germany case in Europe-, the fact that Yemeni people consisted of groups belonging to different factions, inequality to reach resources and power, continual marginalization policy and disputes related to superiority among tribes, hampered the establishment of sustainable stability in newly founded Yemen Republic. The combination of direct/indirect intervention of regional/global Powers with the sensitiveness derived from fragile interior structure of the country, which has limited capacity, makes impossible to function the state mechanism effectively in Yemen located on a strategic place checking the South Entrance of Gulf of Aden-Bab el Mandeb Strait-Red sea-Suez Channel waterline. The ongoing conflict environment in the country has potential to create important results in terms of regional and global security. Collapse of state system in Yemen is not unexpected contingency in case the responsibility of stability undertaken by international community via “National Dialogue Conference” doesn’t conclude successively. Insecure environment coming into existence after such a development will affect not only Yemen and regional countries, but also all countries taking advantage of Gulf of Aden-Bab el Mandeb Strait-Red sea waterline, Sunni-Shia tension will increase even more in the Middle East, terrorist structures will gain strength, proliferation of small arms and light weapons in global scale will get easier
Primary Language | Turkish |
---|---|
Other ID | JA62TG97UZ |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | November 1, 2015 |
Submission Date | November 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 1 |
The opinions in the articles published in Üsküdar University Journal of Social Sciences belong to the author. The articles published in another journal, book, and so on are not accepted. National or international conference presentations, seminar presentations, or panel presentations can be included in the publication process after being specified in the footnote and converted into the article format.
Academic articles published in the journal can only be reproduced for educational purposes. The articles and the graphics and tables in the articles cannot be duplicated or archived in part or as a whole without permission except for educational purposes. Quotations may be made from the articles under the condition that they are indicated in the academic publications.
It is assumed that the authors undertake that they would not claim royalties for the articles they submit to Üsküdar University Journal of Social Sciences.