Varoluşçuluk, felsefe ailesinin aykırı ve genç bir üyesi olarak sinemada kendisini göstermiş ve bu alanda önemli bir rol üstlenmiştir. İnsanın yaşama dair düşüncelerini, sorularını ve anlam arayışlarını farklı yaklaşımlarla ele alan bu akım, dünya sinemasında Tarkovski ve Bergman gibi yönetmenler aracılığıyla öne çıkmıştır. Türk sinemasında ise Ömer Kavur, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan ve Semih Kaplanoğlu gibi isimler bu felsefi anlayışın sinemadaki temsilcileri arasında yer almıştır. Özellikle Semih Kaplanoğlu, minimalist sinema yaklaşımı ile varoluşçu kavramları kendi sinemasında öne çıkarmış ve uluslararası düzeyde saygın bir konuma ulaşmıştır. Bu çalışmanın amacı, Buğday filminin sahneleri ve karakterleri üzerinden izleyicinin anlam dünyasına nasıl ışık tuttuğunu ve varoluşçu felsefenin sorduğu temel sorulara nasıl yanıtlar aradığını incelemektir. Yapılan analizler sonucunda, Kaplanoğlu’nun Buğday filminde Sartre, Pascal, Jaspers gibi Batı düşünürleri ile İbn Arabi gibi İslam düşüncesine ait yaklaşımları bir araya getirdiği ve özgün bir felsefi çerçeve sunduğu gözlemlenmiştir. Erol ve Cemil karakterleri, izleyiciyi varoluşun temel soruları üzerinde düşünmeye sevk eden araçlar olarak ele alınmış; minimalizm, alegori ve sinematografinin bu süreçteki rolü detaylı bir şekilde analiz edilmiştir.
An outlier, young member of the philosophy family, existentialism has also shown itself in cinema and has taken a very active role in this field. He tried to address human thoughts about life, questions and search for meaning with different approaches. Names like Tarkovski and Bergman pioneered this approach in World Cinema. Existential Turkish cinema has been shaped by directors such as Ömer Kavur, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan and Semih Kaplanoğlu. Kaplanoğlu, who normally handles the concepts of Existential Philosophy in his own cinema, has reached a respected position in the world with his minimalist approach to cinema. This work examined the scenes and characters of the film and the viewer's efforts to shed light on the world of meaning and to ask questions similar to those posed by existentialist philosophy. In the review, the language of existential expression was based. At the end of the analysis, it was understood that Kaplanoglu synthesized the thoughts of philosophers such as Sartre, Pascal, Jaspers, Ibn Arabi in the wheat film and transmitted them to the audience through the characters of Erol and Cemil. Semih Kaplanoğlu realized this not only with the characters of the film, but also with mizansen, the plot, and other techniques and possibilities of cinematography.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Social Work (Other) |
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Early Pub Date | March 21, 2025 |
Publication Date | March 24, 2025 |
Submission Date | January 3, 2025 |
Acceptance Date | March 3, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 5 Issue: 1 |