Osmanlı Devleti Tiflis’i 1723’te fethetmiş ve 1735’e kadar elinde tutmuştur. Bu çalışmada Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra Tiflis’te yapılan düzenlemeler entegrasyon bağlamında incelenmiştir. Bu doğrultuda Tiflis’in fethi ve sonraki süreçte Osmanlı klasik fetih yöntemlerine benzer bazı temel uygulamaların hayata geçirildiğine şahit oluyoruz. Bunlar; tedrici fetih yöntemi, tahrir-tımar, istimalet, iskân ve vakıflarla şenlendirme politikalarıdır. Bu süreci yakından takip etmek üzere Tiflis’in fethinden sonra arşivde tutulan defterlerle belgeler incelenmiştir. İlk olarak gerçekleştirilen askeri, idari, lojistik ve imar faaliyetlerine göz atılmıştır. Böylelikle Tiflis’i ve hinterlandını elde tutmak ve askeri gücü artırmak için yapılan düzenlemeler tespit edilmiştir. Bilindiği üzere tahrir ve tımar faaliyetleri Osmanlı entegrasyon sürecinin temeline oturmaktadır. Bu faaliyetlerin Tiflis örneği, klasik fetih modeline uygunluğun en önemli işareti olarak gözlenmiştir. Ardından ahalinin gönlünü kazanmak üzere yapılan faaliyetler istimalet politikası çerçevesinde ele alınmıştır. Buradaki çabaların tam olarak istenen düzeyde gerçekleştiğini söylemek pek mümkün görünmüyor. İskân faaliyetlerinde de istimalet politikasına hizmet edecek türde faaliyetlerin gözetildiği anlaşılmaktadır. Son olarak yeni fethedilen bir bölgenin toplumsal entegrasyonu sağlamada etkin bir şekilde kullanılan vakıfların Tiflis’te de önemli roller üstlendiği söylenebilir. Netice itibariyle bu çalışma ile Tiflis’in 1723’te fetih ve sonrasında gerçekleştirilen faaliyetlerin Osmanlıların erken ve klasik dönem fetih yöntemleriyle ve entegrasyon çabalarıyla uyum içerisinde olduğu görülmüştür.
The Ottoman Empire conquered Tbilisi in 1723 and held it until 1735. In this study, the regulations made in Tbilisi after the Ottoman rule are analyzed in the context of integrations there. In this regard, the conquest of Tbilisi and its aftermath witnessed the implementation of some basic practices similar to the Ottoman classical methods of conquest. These are the gradual conquest method, the policies of tahrir-tımar, istimalet, settlement, and the policies of development through foundations. In order to closely follow this process, the notebooks and documents kept in the archive after the conquest of Tbilisi were reviewed. The military, administrative, logistical and reconstruction activities were first reviewed. Thus, the regulations to hold Tbilisi and its hinterland and to increase military power were identified. As it is well known, tahrir and fief activities were at the very core of the Ottoman integration process. The example of Tbilisi was considered as the most significant sign of the conformity of these activities to the classical model of conquest. Then, the activities carried out to relax the people were handled within the framework of the policy of istimalet. It seems unlikely that the efforts here were fully implemented at the level intended. It is also understood that the resettlement activities were also targeted to serve the policy of istimalet. Last but not least, it could be stated that foundations, which were effectively used to ensure the social integration of a newly conquered region, also played an important role in Tbilisi. In conclusion, this study demonstrates that the conquest of Tbilisi in 1723 and its aftermath were in line with the Ottomans' early and classical conquest methods and integration attempts.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 2 |