Bu çalışma, Yeni Uygur Türkçesindeki bir söz sanatı olan “canlanduruş”un kökenlerini, evrimini ve çağdaş kullanımını detaylı bir şekilde incelemeyi konu almaktadır. Yeni Uygur Türkçesi söz sanatlarındaki canlanduruş yöntemi, canlanduruş kelimesinin yardımıyla, A nesnesini B nesnesinin özellikleriyle betimleyerek metinlere derinlik ve duygusal yoğunluk kazandırmakta ve bu da dilin estetik ifadesini güçlendirerek okuyucuların eserlerle daha güçlü bir bağ kurmalarını sağlamaktadır. Yeni Uygur Türkçesi 1949’dan sonra Çin ve Sovyet etkileri altında kaldığı için diğer Türk lehçelerinden farklı söz sanatları sınıflandırmaları ortaya çıkmıştır. Canlanduruş bunun bir örneği olup dilin kültürel ve siyasi dinamiklerle nasıl etkileşime girdiğini göstermektedir.
Çalışma, canlanduruş tekniğinin iki ana biçimi olan kişileştirme ve nesneleştirme üzerine odaklanmaktadır. Kişileştirme, cansız nesneler, canlı varlıklar ve soyut kavramları insan özellikleriyle tasvir ederken; nesneleştirme, insanları canlı nesneleri ve soyut kavramları nesne olarak betimlemektedir. Bu teknikler, Yeni Uygur edebiyatını zenginleştirirken, Çin ve Japon dil bilim çalışmalarının etkisi altında bağımsız bir söz sanatı yöntemi hâline gelmiştir. Araştırma, bu söz sanatını ve çeşitlerini analiz eder.
Sonuç olarak, bu çalışma Yeni Uygur Türkçesinde canlanduruş üzerine yapılan çalışmaların, yeni dönem Uygur Türkçesinde söz sanatlarının nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini aydınlatmaktadır. Özellikle, dil bilim ve edebiyatın yanı sıra sosyoloji ve politika gibi alanlarda da önemli katkılarda bulunabilecek olan canlanduruş üzerine yapılan derinlemesine incelemeler, gelecekteki araştırmalara zemin hazırlayacaktır. Bu yöntemler, Yeni Uygur edebiyatı ve dil bilimin dinamik bir şekilde geliştiğini göstermektedir.
Canlanduruş Yeni Uygurca Söz Sanatı Kişileştirme Nesneleştirme
This study aims to examine in detail the origins, evolution and contemporary use of “canlanduruş”, a rhetıric in New Uyghur Turkish. The canlanduruş method in New Uyghur Turkish rhetoric, with the help of the word canlanduruş, provides depth and emotional intensity to texts by describing object A with the characteristics of object B, which strengthens the aesthetic expression of the language and enables readers to establish a stronger bond with the works. Since New Uyghur Turkish was under Chinese and Soviet influences after 1949, different classifications of rhetoric emerged from other Turkish dialects. Canlanduruş is an example of this and shows how the language interacts with cultural and political dynamics.
The study focuses on the two main forms of the animation technique, personification and objectification. While personification depicts inanimate objects, animate beings, and abstract concepts with human characteristics, objectification depicts humans, animate objects, and abstract concepts as objects. While these techniques enriched the New Uyghur literature, they became an independent method of rhetoric under the influence of Chinese and Japanese linguistic studies. The study analyzes this rhetoric and its varieties.
In conclusion, this study sheds light on how the studies on canlanduruş in New Uyghur Turkish have emerged and developed rhetoric in New Uyghur Turkish. In particular, in-depth studies on canlanduruş, which can make significant contributions to linguistics and literature as well as sociology and politics, will pave the way for future research. These methods show that New Uyghur literature and linguistics are developing dynamically.
Canlanduruş New Uyghur Turkish Rhetoric Personification Objectification.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Güney-Doğu (Yeni Uygur/Özbek) Türk Lehçeleri ve Edebiyatları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 21 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | |
Gönderilme Tarihi | 10 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 5 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 24 |