Bugün yaşanan bölgesel çatışma ve iç savaşlar, ‘mülteci sorunu’nun ya da ‘mülteci krizi’nin en önemli sebeplerinden biri olarak görünmektedir. Ama sadece çatışma ve iç savaşlar dışında, kimi sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, dinsel, etnik vb. sorunlar da büyük göç dalgalarına yol açabilmektedir. Terör eylemleri, savaş ve iç savaşlar, yoksulluk, iklim değişikliği gibi nedenlerle gelişmiş olan ülkelere yaşanan göçler, mültecilerin yaşam koşullarına ilişkin pek çok sorunla birlikte etik sorunlarla da karşılaşmalarına ve buna bağlı olarak ağır insan hakları ihlallerinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu nedenle, küresel bir sorun olarak çığ gibi büyüyen ‘mülteci sorunu’, bugün göz ardı edilemeyecek bir kriz olarak karşımızda durmaktadır. Hayatta kalmak ya da daha iyi koşullarda yaşamak için evini yurdunu terk edip kendilerine yeni bir yurt arayanların, yurtsuzluk, yoksulluk, ayrımcılık, kültürel farklılık gibi nedenlerle, misafir oldukları ülkelerde yaşadıkları etik sorunlar ve uğradıkları ihlaller bugün görünür biçimde artmıştır.
Bu yazı, mülteci olmanın yol açtığı kırılganlık yanında çocuk/yaşlı/engelli/kadın olmanın getirdiği çoklu kırılganlıkla karşı karşıya kalan mültecilerin sorunlarına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Hem hukuki bir statü olan vatandaşlıklarını yitiren, hem de doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalan bu grupların insanca bir yaşam sürebilmeleri için neler yapılabileceği, ‘mülteci olup insan kalmak mümkün müdür?’ sorusu etrafında tartışmaya açılacak; mülteci sorununun yalnız hukuki ve siyasal bir sorun değil, aynı zamanda etik ve felsefi bir sorun olduğuna dikkat çekilecektir.
Ongoing territorial conflicts and civil wars besides poverty are the main reasons of ‘refugee crisis’. We are facing today a steadily increasing human flow in the world. Not only territorial battles or civil wars; but also social, political, economic, cultural conditions of some countries and the fear of persecution or oppression on the minorities force people to leave their country. People who are leaving their countries are seeking asylum in the safe countries because of life threating conditions of their home countries. The global refugee problem turns to be a ‘refugee crisis’.
The problems of refugees in a host country are not same with problems of rights of citizens of host country; and to protect the dignity and vulnerability of refugees is more difficult than others. Refugees who lost their citizenship rights and left their homeland face with severe ethical problems and human rights violations. Refugees are regarded among the vulnerable groups as children, disables, elders, because of their living and political conditions and their being deprived of basic rights.
The aim of this paper is to draw attention to the multiple vulnerability of refugees such as child, woman, elder and disable. In this paper, I will try to demonstrate that the refugee problem is not only a juridical or political problem, but also an ethical and philosophical problem.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 18, 2018 |
Submission Date | September 15, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Issue: 8 |