Çalışma, eski Doğu Almanya’nın küçük bir kasabası olan Doberlug-Kirchhain’daki Trebbus Mevlevihanesi’ne etnografik bir bakış yöneltmektedir. Yıllar önce Müslüman olarak Berlin’den Halep’e uzanan bir güzergâhta manevi bir yolculuğa çıkan Halis Efendi, Halep Mevlevihanesi’ndeki üstadının isteği üzerine doğup büyüdüğü Almanya’ya geri dönerek, Trebbus Mevlevihanesi’ni kurmuştur. Çalışmanın ana sorusu, tekkenin kutsal mekân olarak kuruluşu ile Halis Efendi’nin yolculuklarından edindiği deneyimlerle bağlantılı nesnelerin ilişkisinin nasıl olduğudur. Yirmi birinci yüzyıl Almanya’sında tasavvufi bir deneyim mekânı olan tekkenin iç düzenlemesi, eşya ve kutsal mekân ilişkisini sergilemektedir. Çoğunluğu kendisi gibi mühtedilerden oluşan dervişleri ile Halis Efendi anlatının temsilcisi ve yeniden kurucusudur. Anlatının, kurucu nesneler ve ritüeller yoluyla nasıl vücut bulduğu oldukça dikkat çekicidir. Mevlevihane başka zaman ve mekânlara açılan bir ‘sonsuza dek biriken zamanlar heterotopyası’dır. Makale Almanya’da İslam çalışmalarının görünmeyen yüzlerinden olan sufi mühtedilerin mekânsal aidiyetlerinin arka planına ve kutsal mekânın nostaljik yeniden kuruluşunda nesnelerin rolüne dair fikir vermektedir.
This study provides an ethnographic insight into Trebbuser Mevlevihane (Mevlevi lodge) in Doberlug-Kirchhain, a small town in the former East Germany. Once upon a time, after converting to Islam, Halis Efendi took a spiritual journey from Berlin to Aleppo. Following his master’s order in Aleppo, he later returned to Germany, where he was born and raised, and established the Trebbuser Mevlevihane there. The main question of this study is how Halis Efendi's experiences and the objects linked to these experiences are related to the reconstruction of tekke (sufi lodge) as a sacred space. The interior setting of the tekke, which is the space of Sufi experience in the twenty-first-century Germany, displays the relationship between belongings and the sacred space. Halis Efendi is the representative and reconstructor of the narrative together with his dervishes, most of whom are converts to Islam like himself. The way the narrative manifests itself through constituent objects and rituals is quite striking. Mevlevihane is a ‘heterotopia of indefinitely accumulating time’ opening up to other times and spaces. This article gives an idea about the background of the spatial belonging of the Sufi converts, one of the invisible faces of Islamic studies in Germany, and the role of objects on the nostalgic reconstruction of sacred space.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 20, 2020 |
Submission Date | August 15, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 12 |