This study unveils Heidegger's critique of modern thinking within Andrey Tarkovsky's 1979 film 'Stalker,' which explores concepts of truth and meaning. Tarkovsky's alignment with Heidegger's philosophical stances on the modernization process and the role of art offers a unique perspective for this analysis. According to Heidegger, modern humanity grapples with two forms of forgetfulness. The first is a forgetting of the essence of existence. The historical trajectory of Western metaphysics, which reduces existence to the sum of all that exists, has estranged 'Dasein' (being-there) from its authentic possibilities. This estrangement, both from one's self and Being, becomes further convoluted in the modern era rooted in Cartesian metaphysics, where even the act of forgetting has been forgotten. Modern thought, positioning the subject as the absolute 'subjektum' and others as mere 'Be-stand,' severs the connection with truth. Heidegger posits that only art can retrieve truth from this abyss of forgetfulness. For Tarkovsky, who labeled Western thought, shaped by consumer culture, as the 'civilization of prostheses,' art plays a similar role in reestablishing a connection with truth. In this study, we employ descriptive analysis to delve into Tarkovsky's unforgettable 1979 film, 'Stalker,' through Heidegger's critique of modern thinking. Our emphasis lies on exploring the pursuit of meaning and critiquing modern thought, with less focus on the film's technical aspects.
Bu çalışma, sanatı hakikatin ifşa tarzı olarak gören Heidegger’in, modern düşünme tarzına yönelik eleştirisini, hakikatin ve anlamın izini süren bir sanatçı olan Tarkovski’nin Stalker filminde görünür kılmak amacıyla kaleme alınmıştır. Tarkovski’nin modernleşme sürecine yaklaşımı ve sanatı yerleştirdiği konumun Alman düşünürün yaklaşımlarıyla örtüşüyor olması bize bu imkânı vermektedir. Heidegger’e göre modern insan iki unutuşla karşı karşıyadır. İlk unutuş, varlığın anlamının unutuluşudur. Varlığı var olanların toplamı olarak gören Batı metafizik tarihi, Dasein’ı her türlü varlık imkanını örten bir yabancılaşmaya götürmüştür. Dasein’ın kendisine ve varlığa yönelik bu unutuşu, zemininde Kartezyen metafiziğin yer aldığı modern dönemde ise çok daha girift bir hal almış, unutuş da unutulmuştur. Öznenin mutlak subjektum, diğerlerinin de el altında duran (Be-stand) olarak konumlandığı modern düşünüş tarzı hakikatle bağı koparmıştır. Heidegger’e göre bu unutuşlar arasından hakikati çekip çıkarabilecek olan ancak sanattır. Tüketim kültürüne dayalı Batı düşüncesini “protezler medeniyeti” olarak isimlendiren Rus yönetmen Tarkovski için de sanat hakikatle ilişki kurma noktasında benzer bir konumdadır. Bu çalışmada, Tarkovski’nin 1979 yapımı unutulmaz filmi Stalker, Heidegger’in modern düşünme kritiği perspektifinde ele alınarak betimsel analiz yöntemiyle incelenecektir. Filmin teknik unsurlarından ziyade, anlam arayışı ve modern düşünce eleştirisi ön plana çıkarılacaktır.
Çalışmanın herhangi bir etik kurul onayı veya özel bir izne ihtiyacı yoktur. | The study doesn’t need any ethics committee approval or any special permission.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
Bölüm | Açık Defter (Makaleler) |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 18 - Kurtuluş Olanakları: Geçmişi ve Geleceği İnşa Etmek |