In the works of Cengiz Dagci, the researchers of the Turkish and human history are waiting for the
facts that have not been written yet. This expectation concerns the writers and researchers of other
countries, especially Turks. People generally prefer easily accessible information in terms of their
nature. However, the truth puzzle opens only by serious researchers and attentive readers. Cengiz
Dagci mentions the destruction of a nation in his works. When each piece is handled on its own, it is
told that the genocide of the Crimean Turks step by step in his works. In addition, there are practices
of the ruthless Soviet administration. Not just this administration, the catastrophes brought by the
World War II are also tried to be introduced to the reader. The massacres of Germans, prisoners of
war, the legions of Turkestan, and the tragedy of the desperate Turkish people are seen. In his works
about the Turkestan legions which have not yet been exactly examined in Turkey; we read dozens of
examples linked to the historical and lived reality.
Cengiz Dagci has not left a collection of literary works alone. At the same time, he has given road
maps of the subjects they would investigate for Turkish historians. Scientists searching for archives of
these works will face history. Thus, they will see the facts of pain that are covered with dust, mud and
blood clot on top of history. Perhaps it is not the job that every researcher or writer would dare to open
their eyes and pens to the facts that the hearts cannot stand. However, sooner or later, fearless people
will seek what Cengiz Dagci tells in documents that the Soviet, German and many other states have
left for those years.
Cengiz Dağcı’nın eserlerinde Türk ve insanlık tarihinin, henüz yazılmamış gerçekleri araştırıcılarını
beklemektedir. Bu bekleyiş başta Türkler olmak üzere diğer ülkelerin yazar ve araştırmacılarını da
ilgilendirmektedir. İnsanlar tabiatları itibariyle genelde kolayı ve bilineni tercih ederler. Hâlbuki
hakikat perdesini, ancak ciddi araştırmacılar ve dikkatli okuyucular açar. Cengiz Dağcı eserlerine bir
milletin yok edilişini sığdırmıştır. Her bir eseri başlı başına ele alındığında karşımıza Kırım
Türklerinin adım adım uğradığı soykırımı anlatılır. Buna ilave olarak acımasız Sovyet yönetiminin
uygulamaları vardır. Sadece bu yönetim değil; II. Dünya savaşının getirdiği felaketlerde okuyucuya
tanıtılmaya çalışılır. Almanların yaptığı katliamlar, esir kampları, Türkistan lejyonları ve çaresiz Türk
halklarının trajedisi görülür. Türkiye’de bile henüz tam anlamıyla incelenmemiş Türkistan lejyonları
hakkında yazarımızın eserlerinde; tarihsel ve yaşanmış gerçekle bağlantılı onlarca örnek okuruz.
Cengiz Dağcı sadece bir edebiyat eserleri külliyatı bırakmamıştır. Aynı zamanda Türk tarihçileri için
araştıracakları konuların yol haritalarını vermiştir. Bu eserlerden hareketle arşivlere giren ilim
adamları tarihle yüzleşeceklerdir. Bu sayede tarihin üstü tozla, çamurla ve kan pıhtısı ile örtülmüş acı
gerçeklerini göreceklerdir. Belki yüreklerin dayanamayacağı gerçeklere gözlerini ve kalemlerini
açmak her araştırıcının ve/veya edebiyatçının cesaret edebileceği iş değildir. Buna rağmen er veya geç
korkusuz insanlar, Sovyet, Alman ve birçok devletin o yıllara ait bıraktığı belgelerde Cengiz
Dağcı’nın anlattıklarını arayacaklardır. O yaşadıklarını romanlaştırdığı içinde arşivler yazdıklarını
doğrulayacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 17, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 4 Issue: 7 |