Türkiye’de 1970’lerin sonuna doğru popülaritesini geri kazanmaya başlayan İslamcılık, modernleşme ile beraber ortaya çıkmış bir kavramdır. İslami hareketlerin popülaritesini geri kazanmasıyla eş zamanlı olarak ortaya çıkan İslami roman, bir tarafıyla İslâm coğrafyalarının modernleşme karşısında verdiği tepkinin evrensel ürünüyken öte yandan Cumhuriyet yönetimi içindeki milli manevi politik revizyonlarıyla yerel bir görünüm sergilemekte ve sekülerleşmeye karşı İslami tezlerin savunulduğu bir propaganda aracı olmaktadır.1990’lı yıllarda yazılmaya başlanan özeleştirel İslami romanların tematik olay örgüsü, geleneksel İslami anlayış ve kolektif kimlikten bağımsız, yeni bir kimlik arayışının içinde olan İslami aktörlerin pesimist sorgulamaları ekseninde kurulur. Ahmet Kekeç’in Yağmurdan Sonra romanı (1999), 28 Şubat sürecinin iç ve dış etkenlerini göz önüne sererek döneme içeriden ve dışarıdan eleştirel ve özeleştirel yöntemle bakılmasını sağlar. Çalışmada İslami romanın türevleri ekseninde ilerleyip özeleştirel İslami romanın öncü örneklerinden Yağmurdan Sonra üzerinden ilerleyip yeni İslami aktörlerin içsel dönüşümü incelenmiştir. Kekeç’in romanı, İslami kimlik ve kolektif İslami toplum anlayışının sınırlarının zorlandığı, İslami aktörlerin başarısızlıkları, itirafları, iç mücadeleleri ve yasak aşklarının ifşalaması gibi bireysel hayatlarına dair dayatılan İslamcı ahlak anlayışına karşı özeleştirel bir tutum sergilerken jakoben İslamcıları, Kemalist jakobenlerden ayrı görmeden eleştirmesi açısından da önem arz eder.
Islamism, which started to regain its popularity in Turkey towards the end of the 1970s, is a concept that emerged with modernization. The Islamic novel, which emerged simultaneously with the recovery of the popularity of Islamic movements, is on the one hand the universal product of the reaction of the Islamic geographies against modernization, on the other hand, it exhibits a local appearance with its national spiritual political revisions in the Republican administration and is a propaganda tool in which Islamic theses are defended against secularization. The thematic plot of the self-critical Islamic novels, which began to be written in the 1990s, is established on the axis of the pessimistic interrogations of Islamic actors who are in search of a new identity independent of traditional Islamic understanding and collective identity. Ahmet Kekeç's novel After the Rain (1999), "Looking at 28 February" reveals internal and external factors and provides a critical and self-critical look from the outside and from those who do not come out. In the study, it will proceed on the axis of the derivatives of the Islamic novel and will examine the internal development of new Islamic actors by going through the pioneering examples of the self-critical Islamic novel Yağmurdan Sonra. Kekeç's novel is also important in terms of criticizing jacobin Islamists without seeing them as separate from Kemalist jacobins, while displaying a self-critical attitude towards the Islamic understanding of morality imposed on their individual lives, such as pushing the boundaries of Islamic identity and collective Islamic understanding of society, revealing the failures, confessions, internal struggles and forbidden loves of Islamic actors.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies, Modern Turkish Literature in Turkiye Field |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 23, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Bu eser CC BY-NC 4.0 lisansı altındadır