Commentary works are of great importance in the effort to understand and interpret the material of hadith and sunnah. Therefore, throughout history, many scholars used great efforts in terms of correct understanding and commenting of hadiths; and as a result, they concentrated on annotating activities, which have targeted to explain every expression in hadiths. These activities each region continued in the Republic period, too, as did in previous centuries; and some scholars became prominent. One of them is Ömer Fevzi Mardin. Ömer Fevzi, as a member of well-known deep-rooted family with the name of Mardin, and who was born in Mardin in 1878, is the son of Mardinizâde Seyyid Arif Pasha. His mother Zarife Khanım in the daughter of Bedirhan Pasha from Bedirhanoğuls family. And his grandfather, Seyyid Yusuf Sıdkî Mardin is one of the sheiks of Nakshibendî or Kadirî tariqat; he served as a qadi‘asker during the reign of II Abdulhamid. This family, which was known as Mardinîzades, have also been mentioned as ağazades (sons of aga) as a tribute to Ağa Çelebi. Ömer Fevzi, who grew up in such a family that was close to mysticism and denomination and acquainted with state affairs, initially had education in military schools being affected from his family and acted as a soldier for years. Ömer Fevzi, who participated in Arûsi Selâmi denomination in Libya during Tripoli war, became the sheikh and pir of this denomination during the Republic period. His closeness as a military origin person brought together itself that some high rank officers of the Republic period and directors joined this denomination. As is the case, Ömer Fevzi, who was criticized due to several views he adopted and some fatwas that he submitted, was exposed to several allegations and accusations like missionary. Ömer Fevzi, who was quite good at in the fields of military and mysticism, was interested in the sciences of hadith; and he wrote a work named as Hadith Sharifs Classified-Annotated According to Subjects. In this study, based on the work called Hadis-i Şerifler (Hadiths Sharifs), which is one of the examples of hadith commentary literature of the Republican period, the author's interpretation technique and commentary method was revealed; and hadith commentary of the period was investigated through this example. In the study, benefitting from documentation method the works of the author were found out, and the necessary hadith inferences were made while some of the narrations mentioned in the work, which are the subject of this study, were discussed. After the investigation, the following results were attained: In this work, the author, moving from several sources especially Sahih Bukhari, compiled nearly 1635 hadiths and annotated them. One of the important properties that attracts attention in the work is that the author did not make use of classical and contemporary hadith annotations. Therefore, the explanations given place in the work consist of the personal comments and assessments of the author. According to this, the hadiths are particularly commented considering the unity of the Qur’an and Sunna; and within these terms, several methods were followed. That some words that were present in the text of hadith and difficult to be understood were explained and that he tried to make the hadiths to be understood in terms of Holy Book by attributing Israeli sources, Torah, Bible or Zabur and that sebeb-i vurûd (the reason that a hadith was uttered) was pointed and that jurisprudential provisions were deducted from hadiths and that interpretations related to kalam, mysticism and wisdom were given place and that the views of scholars were referred and that sociological, psychological analyses were done are some of them. However, when the general structure of the work is examined, it is seen that mystical and philosophical interpretations are more dominant. This seems to have arisen from the fact that the author is of a religious sect and mysticism origin.
Hadis ve Sünnet malzemesini anlama ve yorumlama çabasında şerh çalışmalarının önemi büyüktür. Bundan dolayı tarih boyunca çok sayıda âlim hadislerin doğru anlaşılması ve yorumlanması hususunda büyük gayret sarf etmiş ve neticede hadisteki her ifadeyi açıklamayı hedef edinen şerh faaliyetlerine yönelmişlerdir. Bu faaliyetler her bölge her asırda olduğu gibi Türkiye’de Cumhuriyet döneminde de devam etmiş ve bazı isimler ön plana çıkmıştır. Bunlardan birisi de Ömer Fevzi Mardin’dir. Mardin ismiyle meşhur köklü bir ailenin ferdi olarak 1878 yılında Mardin’de doğan Ömer Fevzi, dönemin Suriye valisi Mardinizâde Seyyid Arif Paşa’nın oğludur. Annesi Zarife Hanım, Bedirhanoğulları ailesinden Bedirhan Paşa’nın kızıdır. Dedesi Seyyid Yusuf Sıdkî Mardin ise Nakşibendi ve Kadirî şeyhlerinden olup ikinci Abdulhamid zamanında kazaskerlik yapmıştır. Osmanlı döneminde Mardinizâdeler diye bilinen bu aile, aynı zamanda Ağa Çelebi’ye ithafen Ağazâdeler olarak da anılmıştır. Böylesine devlet görevlerine aşina ve tasavvuf ile tarikat kültürüne yakın bir ailede yetişen Ömer Fevzi, ailesinden etkilenerek öncelikle askeri okullarda eğitim görmüş ve yıllarca askerlik mesleğini icra etmiştir. Trablusgarp Savaşı esnasında Libya’da Arûsi Selâmi tarikatına intisap eden Ömer Fevzi, bu tarikatın Cumhuriyet dönemindeki şeyhi ve Pîr’i olmuştur. Asker kökenli biri olarak tarikata olan bu yakınlığı, Cumhuriyet dönemi bazı üst rütbeli subayların ve yöneticilerin bu tarikata bağlanmasını beraberinde getirmiştir. Hal böyleyken verdiği bazı fetvalardan ve benimsediği muhtelif görüşlerinden dolayı eleştiri konusu olan Ömer Fevzi, Misyonerlik gibi çeşitli ithamlara ve suçlamalara maruz kalmıştır. Askeri ve tasavvufî alanda oldukça etkili olan Ömer Fevzi, hadis ilimleriyle de iştigal etmiş ve Hadisi Şerifler Mevzulara Göre Tasnifli-Şerhli adında bir eser kaleme almıştır. Bu çalışmada Cumhuriyet dönemi hadis şerh edebiyatı numunelerinden birisi olan Hadis-i Şerifler adlı eser esas alınarak müellifin rivâyetleri yorumlama tekniği ve şerh metodu ortaya konulmuş ve dönemin hadis şerhçiliği bu örnek üzerinden irdelenmiştir. Çalışmada dökümantasyon metodundan istifade edilerek müellifin eserleri tespit edilmiş ve çalışmaya konu olan eserdeki bazı rivâyetler ele alınırken gerekli hadis tahricleri yapılmıştır. İnceleme sonrası şu sonuçlara ulaşılmıştır: Müellif bu eserde, Sahîh-i Buhârî başta olmak üzere çeşitli eserlerden hareketle 1635 hadisi derleyerek şerh etmiştir. Eserde dikkat çeken önemli hususlardan birisi, müellifin klasik ve çağdaş hadis şerhlerinden pek istifade etmemesidir. Dolayısıyla eserde yer verilen izahların, müellifin şahsi yorum ve değerlendirmelerinden ibaret olduğu görülmektedir. Buna göre hadisler öncelikle Kur’an ve Sünnet bütünlüğü göz önünde bulundurularak yorumlanmış ve bu anlamda çeşitli metotlar izlenmiştir. Hadisin metninde geçen ve anlaşılması zor olan bazı kelimelerin izah edilmesi, hadisin anlaşılmasında İsrailî kaynaklara; Tevrat, İncil veya Zebur’a atıfta bulunulup Kitâb-ı Mukaddes bağlamında anlaşılmaya gayret edilmesi, sebeb-i vurûda işaret edilmesi, hadislerden fıkhî hükümler çıkarılması, kelâmî, tasavvufî ve hikemî yorumlara yer verilmesi, âlimlerin görüşlerine atıfta bulunulması ve sosyolojik, psikolojik tahliller yapılması bunlardan birkaçıdır. Ancak eserin genel yapısına bakıldığında tasavvufî ve hikemî yorumların daha ağırlıkta olduğu görülmektedir. Bu durum müellifin tarikat ve tasavvuf meşrepli olmasından kaynaklanmış gözükmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | December 25, 2022 |
Submission Date | October 24, 2022 |
Acceptance Date | December 4, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |