Many measures were taken to protect the Qur’an both during the life of the Hz. Prophet and after her death. In this context, the science of qiraah was formed as a discipline. Great services have been rendered within the framework of the education of the science of qiraah. Especially, Ottoman professors and administrators made great efforts. Ottoman sultans, who cared about science and scientists, cared about the proposals of scientists. In this context, they established various institutions that teach the science of qiraah. The experts of the branch have also written numerous works on the subjects of the science of qiraah. When it comes to the last periods of the Ottoman Empire, there has been a neglect in every branch. From this situation, the science of qiraah has also taken its share. Necessary importance was not given to the teaching of qiraah and the number of experts in this field gradually decreased. As such, there were concerns about the transfer of the science of qiraah to future generations. Those who know the importance of the issue have brought the issue to the agenda in various platforms such as books, magazines and newspapers because they saw the difficulty of the course. One of the names who brought the subject to the agenda is Hojazade Akhmed Hilmi, who is known for his sufi and historian identities. In Ceride Sufiyye, where he was a writer, he wrote a series of articles called “Rawza al-Qurra” about what can be done to reduce the demand for the science of qiraah and to keep it alive. The series of articles written by Hojazade Akhmed Hilmi, one of the leading biographers of his time, on the science of qiraah in Ceride-i Sufiyye, consists of seven articles. In the aforementioned articles, the basic subjects of the science of qiraah, such as tawatur, sab‘a and ashere qiraah, biographies of the imams of qiraah, and rasm al-mushaf were discussed. In this respect, it is a summary of the history of the Qur’an. Hojazade Akhmed Hilmi states that both the Ottoman sultans and the scientists attached great importance to the field of qiraah. However, he sadly observes that the demand for this science has been decreasing day by day lately. He states that Muslims will be sinful because of this situation, in other words, due to the science of qiraah, which is fard kifaye. Hojazade makes some suggestions to the authorities in order to eliminate this situation, which is the main reason for writing the series of articles.
Gerek Allah Rasûlü’nün sağlığında gerekse ahirete irtihali sonrasında Kur’ân-ı Kerim’in muhafazası adına birçok tedbir alınmış, bu doğrultuda kırâat ilmi bir disiplin olarak teşekkül etmiştir. Kırâat ilminin tahsili çerçevesinde özellikle Osmanlı müderrisleri ve yöneticileri büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. İlmi ve âlimi önemseyen Osmanlı sultanları, ulemânın tekliflerini dikkate alarak ilm-i kırâat tedrisi yapılan çeşitli kurumlar tesis etmişler, sahanın uzmanları da bu ilmin meselelerine dair sayısız eser kaleme almışlardır. Bu çerçevede kırâat ilmi en parlak dönemlerinden birisini Osmanlı coğrafyasında yaşamıştır. Sahada yetişen mütehassıs âlimler, kaleme alınan pek çok mufassal ve muhtasar eser, kırâat tedris birikiminin bir neticesi olarak tesis edilen ekoller kırâat tarihinin konuları arasına girmekle kalmamış, İslâm ilim tarihinin önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Zirvenin ardından yaşanan gerileme süreci her alanda olduğu gibi İslâmî ilimler sahasında da kendini göstermiştir. Osmanlı’nın son dönemlerine gelindiğinde kırâat ilmi tahsiline gereken önem verilmemiş, bu sahadaki uzman isimlerin sayısı gittikçe azalmış, hâl böyle olunca kırâat ilminin gelecek nesillere aktarılması hususunda endişeler yaşanmıştır. Meselenin ehemmiyetine vâkıf olanlar gidişatın vahâmetini gördüklerinden kitap, dergi, gazete gibi çeşitli platformlarda konuyu gündeme getirmişlerdir. Özellikle dergi ve gazetelerin önemli fonksiyon icra ettiği dönemlerde meseleyi gündem yapan isimlerden biri de mutasavvıf ve tarihçi kimlikleriyle maruf olan biyografi yazarı Hocazâde Ahmed Hilmi’dir. O, yazar kadrosunda yer aldığı ve dönemin önemli dergilerinden kabul edilen Cerîde-i Sûfiyye’de, kırâat ilminin ihyası adına “Ravzatü’l-Kurrâ” isimli yazı dizisini kaleme almıştır. Bu çalışmada, Hocazâde Ahmed Hilmi’nin Cerîde-i Sûfiyye’de telif ettiği yedi makaleden müteşekkil olan “Ravzatü’l-Kurrâ” makalelerinin transkripsiyonlu hâli neşredilecektir. Branşı olmamasına rağmen farz-ı kifâye kabul edilen kırâat ilmi üzerine Hocazâde Ahmed Hilmi’nin eğilmesi, hissettiği sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini düşündürmektedir. Yer yer bilgi hataları barındıran söz konusu yazılar elinizdeki çalışmada gerektiğinde tashih edilip aslında olduğu şekliyle aynen aktarılmayacaktır. Telif edildiği yıllarda oldukça yankı bulan mezkûr yazı dizisinin, ilm-i kırâat gibi bir disiplinin yeniden ihyası adına sunduğu teklifler dönemin yetkili mercilerince makul görülmüş ve karşılık bulmuştur. Bu itibarla Hocazâde Ahmed Hilmi’nin “Ravzatü’l-Kurrâ” makalelerinin neşri oldukça önem arz etmektedir. Ayrıca tarihi bir vesika mahiyetindeki mezkûr yazılar kırâat ilmine bakışı gösterdiği gibi son dönem Osmanlı ilmiyesinin durumunu da gözler önüne sermektedir. “Ravzatü’l-Kurrâ” makaleleri esasen bir muhtasar kırâat tarihi çalışması görünümündedir. Nitekim yazarın bu minvalde ihtiyaca binaen kitaplaştırdığı ve aynı isimle -basit şekilde olsa da- yayımladığı yazılar, erbâbı tarafından döneminde ilgi görmüştür. Bu durum, günümüz ilm-i kırâat faaliyetleri etrafında, sahip olduğumuz zengin ilmî mirasımızın yeniden gözden geçirilmesine imkân sağlayacaktır. Elinizdeki çalışma, müellifin tarihçi ve biyografi yazarı gözüyle kaleme aldığı ve birbirinin mütemmimi olan yazı dizisini gün yüzüne çıkarma maksadını taşımaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Recitation of the Qur'an and Qiraat |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | February 5, 2024 |
Acceptance Date | May 16, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |