Kur’ân-ı Kerîm’de kullanılan kelime ve kavramlar herkesin anlayış ve idrakine farklı biçim ve tezahürlerle yansır. Başka bir ifadeyle kişi iman ve cibilliyeti gereği bu kavramlara farklı anlamlar yükler, değişik boyutlar kazandırır. Takva da bu kavramlardan birisidir. Takva, Allah’ın (cc) Kur’ân-ı Kerim’inde, mü’mini tanımlarken birçok ayette zikrettiği, sahiplerini cennetle müjdeleyip cehennemden kurtaracağını vadettiği ve en hayırlı elbise olarak niteleyip “onları mahşerde seçkin misafirler olarak ağırlayacağım” dediği çok yönlü, çok kapsamlı bir kavramdır. Her Müslümanın taşıması gereken bir vasıf olarak Kur’ân’da defaatle zikredilen takva, tüm İslam âlimlerinin de eserlerinde üzerinde önemle durdukları, hatta hakkında müstakil eserler yazdıkları bir olgudur. Sadece İslami ilimlerin değil, nazım ve nesir türü edebiyat eserlerinde de konu edinilen takva, iman ölçeklerinin en hassası, Allah’a (cc) kurbiyyetin ve mü’minler arasında izzet, kerem ve fazilet sıralamasının da tek ve en güçlü kıstası olmuştur. Arap edebiyatının en bariz, en güçlü tezahürü diyebileceğimiz şiirler de takva konusunda oldukça zengin bir muhtevaya sahiptir. Cahiliye döneminden itibaren örneklerine rastladığımız zühd ve takva içerikli şiirler, özellikle İslamın zuhuru, siyasi ve sosyal olaylar, fetihler, kültürel etkileşim vs. sebeplerin insanın zihninde ve ruh halinde ve toplum hayatında yol açtığı değişimler ve gelişmelerle zaman içerisinde yaygınlaşarak şiirde önemli bir tema haline gelmiştir. Sanılanın aksine zühd ve takva konulu şiirler sadece Sünnî mezhepler arasında yaygınlaşmamış, Mu’tezilî, Hâricî ve Şîî ekollerin temsilcileri tarafından da revaç bulmuştur. Arapça sözlüklerde takva kelimesi korkmak, sakınmak, (kendine zarar gelme ihtimaline karşı) bazı şüpheli fiillerden uzak durmak ve kaygılanmak, korumak, korunmak, saygı göstermek, himaye etmek, dindar olmak, itaat etmek, çekinmek, Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olmak, (risklere karşı) ihtiyatlı ve dikkatli olmak, (bir şeyi kendine) koruyucu ve kalkan edinmek, hakkı sahibine teslim etmek anlamlarına gelmektedir. Istılahta ise takva genel anlamda Allah’ın emirlerine itaat ve nehiylerini terk etmek olarak kabul edilmektedir. Genel olarak Kur’ân-ı Kerîm ve Sahih Sünnete, bireysel ahlaka, akla, dayanan bir din anlayışını benimseyen Mu’tezile mensupları arasında son derece zahidâne fikir ve uygulamalarıyla tebarüz etmiş nice âlim ve fikir adamı bulmak mümkündür. Bunlardan birisi de kanaatimizce Zemahşerîdir. İslamî ilimlerin hemen her alanında değerli eserler telif eden Zemahşerî, şiirleriyle de temeyyüz etmiş, işlediği konular ve bu konuları işleyiş biçimi ile de nev-i şahsına münhasır bir üslupla birçok kaside nazmetmiştir. Belagat ve nahiv alanlarında zirve bir şahsiyet olması yanında koyu bir Mu’tezilî olması ve Usûlü Hamseye bağlılığı hasebiyle de bazı kavramlara diğer tüm âlimlerden farklı yaklaşmış, onları kendine has idrak ve bakışı ile farklı değerlendirmiştir. Onun tüm eserleri incelendiğinde görülecektir ki o bazı kavramlara özel bir önem atfetmiş, bu minvalde tevhit, adalet, akıl, takva ilim gibi kavramlara özellikle vurgular yapmış ve bu kavramları sadece eserlerinde işlemekle kalmamış, onların anlam ve içeriklerini bizâtihî hayat düstûru olarak benimsemiştir.
The words and terms used in the Qur'an are reflected in everyone's understanding and comprehensioning in different forms and appering. In other words, a person attributes different meanings to these purports and gives them different dimensions with his practices, which are a result of his faith and character. Taqwa is one of them. Taqwa is a versatile and comprehensive concept that Allah (swt) mentions in many verses in the Qur'an when describing a believer, promising that he will give the good news of Paradise and save their owners from Hell, and that he describes it as the best garment and says "I will welcome them as distinguished guests in the apocalypse". Taqwa, which is mentioned over and over in the Qur'an as a qualification that every Muslim should have, is a phenomenon that all Islamic scholars emphasize in their works and even write separate works about. Taqwa, which is the subject of not only Islamic sciences but also literary works of verse and prose, has been the most sensitive of the scales of faith, the single and strongest criterion for loyalty to Allah (swt) and for the order of honor, generosity and virtue among believers. Poems, which we can call the most obvious and strongest manifestation of Arabic literature, also have a very rich content on taqwa. Poems containing asceticism and piety, examples of which we have come across since the period of ignorance, especially the emergence of Islam, political and social events, conquests, cultural interaction and so on has become an important theme in poetry by becoming widespread over time with the changes and developments in people's mind and mood and social life. Contrary to popular belief, poems on asceticism and taqwa have not only become widespread among Sunni sects, but have also been popular with representatives of Mu'tezilî, Hârîcî, Shiite and Râfizi sects. In Arabic dictionaries, the word taqwa means to be afraid, to avoid, to stay away from some suspicious actions (in case of harm to oneself) and to be worried, to protect, to show respect, to be religious, to obey, to abstain, to be aware of responsibility towards Allah it means to be cautious and careful (against risks), to protect and shield (something) and to hand over the right to its owner. In terms of terminology, taqwa is generally accepted as obeying Allah's orders and abandoning His prohibitions. Among the Mu'tazila members, who generally adopt a religious understanding based on the Qur'an and the authentic Sunnah, individual morality, and reason it is possible to find many scholars and intellectuals who appear with their extremely ascetic ideas and practices. In our opinion, one of them is Zamakhshari. Zamakhshari, who wrote valuable works in almost every field of Islamic sciences, also distinguished himself with his poems, and wrote many odes in a unique style with the subjects he dealt with and the way he handled these subjects. Besides being a top figure in the fields of rhetoric and syntax, he approached some concepts differently from all other scholars, due to his being a deep Mu'tazilite and his devotion to Usul al-Hamsa, and evaluated them differently with his unique understanding and perspective. When all of his works are examined, it will be seen that he attributed a special importance to some concepts, emphasized the concepts such as tawhid, justice, reason, piety and knowledge, and not only worked on these concepts in his works but also adopted their meanings and contents as his own life motto.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | March 5, 2024 |
Acceptance Date | May 6, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |