Bu araştırma, televizyona özgü bir tabloid tür olduğu varsayılan realite şov yayıncılığının bağlamını geleneksel kitle ekranından, çağdaş kitlesel-öz ekranlara taşıyan yenilikçi bir değerlendirme çerçevesine odaklanır. Sinoptikondan omniptikona geçişle birlikte her an, her yerdeleşen gösteri performansları hem Debord’un hem de Goffman’ın performatif yaklaşımları çerçevesinde Realite Şovlara yeni bir kavramsal açıklama geliştirmenin imkanlarını barındırır. Realite Şovlar, artık yalnızca Survivor, Yemekteyiz, Master Chief, Kısmetse Olur, Yetenek Sizsiniz, O Ses Türkiye, Müge Anlı vs. programlarla sınırlı olmaksızın neredeyse YouTube ve TikTok’un tüm yayın performanslarına dağılmış durumdadır. Bu koşullar altında, çoğunluğun azınlığı izlediği sinoptik gözetimden herkesin herkesi (birbirini) izlediği omniptik bir şov (gösteri) performansına geçiş söz konusudur. Çünkü hem içeriğin üretimi hem de izleme deneyimi açısından farklılaşan bu performatif yapı, bir YouTuber ya da TikToker’ı seyreden milyonların ötesinde, günlük hikayeler (story) ve kısa videolarla birbirlerini gözetleyen milyonları kavramsallaştırmak için önemlidir. Bu yönüyle YouTuber ya da TikToker olarak kavramsallaştırmaya alışık olduğumuz sosyal medya göstericilerini, toplumsal misyonları paralelinde RealiTuber ve RealiToker olarak yeniden kavramsallaştırmak gerekecektir. Bu araştırma, YouTube ve TikTok sahnesinde gösterileşen toplumsal performansların klasik realite şov yaklaşımı çerçevesiyle kesişimlerini saptamaya çalışmakta ve aslında topyekun bir şovun yaşanmakta olduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle çalışmanın temel amacı sosyal medyanın mikro-ünlü sistemi olan YouTuber ve TikToker gibi popüler içerik üreticileri ile birlikte, büyük ya da küçük bir seyirci (takipçi) kitlesine sahip olan tüm sıradan kullanıcıları da kavramsallaştırarak yeni bir kimlik tanımlaması geliştirmektir. Çünkü realite şovun üretimi olan tele-yaşamlar, yalnızca mikro-ünlülerin değil tüm sosyal medya kullanıcıların deneyimlediği bir gösteri formatı olarak biçimlenmektedir
Çalışma etik kurul izni gerektirmeyen çalışmalar arasında yer almaktadır
Çalışma her hangi bir kurum tarafından desteklenmemektedir.
This research focuses on an innovative evaluation framework that moves the context of reality show broadcasting, which is assumed to be a television-specific tabloid genre, from the traditional mass screen to contemporary mass self-screens. With the transition from the synopticon to the omnipticon, the ubiquitous performances of spectacle harbour the possibilities of developing a new conceptual explanation of reality shows within the framework of both Debord's and Goffman's performative approaches. Reality shows are no longer limited to programs such as Survivor, Yemekteyiz, Master Chef, Kısmetse Olur, Yetenek Sizsiniz, O Ses Türkiye, and Müge Anlı, but are now scattered across almost all broadcast performances of YouTube and TikTok. Under these conditions, there is a transition from synoptic surveillance, where the majority watches the minority to an omniptic show performance where everyone watches each other. This performative structure, which is differentiated in terms of both the production of content and the viewing experience, is important for conceptualizing the millions who watch each other through daily stories and short videos beyond those who watch a YouTuber or TikToker. In this respect, it will be necessary to reconceptualize the social media performers we use to conceptualize YouTubers or TikTokers as RealiTubers and RealiTokers in parallel with their social missions. This research attempts to identify the intersections of the social performances on YouTube and TikTok with the classical reality show approach and draws attention to the fact that a total show is taking place. For this reason, the main purpose of the study is to develop a new definition of identity by conceptualizing all ordinary users who have a large or small followers together with popular content producers such as YouTuber and TikToker, which are the micro-celebrity system of social media. Tele-lives, the production of reality shows, are shaped in a show format experienced not only by micro-celebrities but also by all social media users.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication Studies, New Media |
Journal Section | Teorik Makale |
Authors | |
Early Pub Date | June 28, 2024 |
Publication Date | June 29, 2024 |
Submission Date | March 22, 2024 |
Acceptance Date | June 7, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 16 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.