Çalışmamızda, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu (TCK) m.299 Cumhurbaşkanına Hakaret suçuna dair yaptığımız incelemede, ilgili normun ifade hürriyetini bir hak olmaktan çıkararak bizi Kuzey yarımküre liberal demokrasilerinden uzaklaştırdığını ve tespit ettik. Öte yandan TCK m.299’un zımnen ilga olduğu yönündeki iddiaları da Anayasa Mahkemesinin (AYM) 2013 tarihli Sevim Akat kararında belirttiği gerekçeler çerçevesinde değerlendirerek TCK m.299’ın uygulanma
kabiliyetinin devam ettiğini, ancak uygulanmasının ihmâl edilmesi gerektiği sonucuna ulaştık. Çalışmamızda, Cumhurbaşkanına hakaret suçunu ifade hürriyetinin altında yatan rasyonel çerçevesinde değerlendirerek de lege feranda bir şablon hazırlamayı amaçlayarak ifade hürriyetinin felsefi boyutlarına yoğunlaştık. Bu bağlamda çalışmamız, ceza normlarının ifade özgürlüğüne vurduğu prangaların, demokratik bir toplum düzenindeki meşruiyetini sorgulamayı amaçlamıştır.
In our assessment of the Article 299 of the Turkish Criminal Code we have concluded that Turkey has been drifting away from the northern hemisphere’s liberal democracy understanding. On the other hand, we have also determined that in the light of the case of law of Turkish Constitutional Court, implementation of this norm must be disregarded. We focused on philosophical aspects of freedom of speech and examined said norm in the framework of the underlying rationale of this freedom. In the context, the study aims to serve as a reference point in aiding Turkey to get rid of these obstacles in her way to democratization.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 2, 2022 |
Submission Date | February 7, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 19 Issue: 2 |