Bu çalışmada, halklarının kollektif hafızasında “Kore Savaşı” ekseninde “iki dost devlet ve millet” algısı olan Türkiye ile Güney Kore’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrasında izledikleri dış politika anlayışları ve uygulamaları ele alınmaktadır. Bu makalede, Güney Kore’nin Türkiye’den farklı bir coğrafyada ve farklı bir kültürel ve tarihi arka plana sahip olmasına rağmen, yine de bu iki ülkeyi incelememizi anlamlı kılacak bazı ortak hususiyetler olduğu ileri sürülmektedir. Söz gelimi, bunların her ikisi de orta ölçekli devletlerdir ve başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batılı devletler grubuyla yakın ilişkileri vardır. Bu çalışmada hem Türkiye’nin hem de Güney Kore’nin “demokratikleşme” serüveninin hem dönemsel, hem kurumsal ve hem de uluslararası bağlam itibariyle önemli paralellikler içerdiği ifade edilmektedir. Ayrıca, hem Türkiye’nin hem de Güney Kore’nin ABD ile olan askeri ittifakının, bunların kendi halkları nezdinde zaman içinde artan şekilde sorgulanmasına karşın, bu ülkelerin uluslararası ittifaklarında radikal bir dönüşüm olmadığına dikkat çekilmektedir. Bu, hem Soğuk Savaş dönemi, hem de 1990 sonrasındaki dönem için geçerli olan bir gözlemdir. Katı ittifak ilişkilerinin Doğu-Batı kutuplaşması nedeniyle yeni bir dış politika arayışına girmeyi zorlaştırdığı Soğuk Savaş döneminden farklı olarak, Soğuk Savaş sonrası dönemde hem Güney Kore’nin hem de Türkiye’nin dış politik çizgilerini hem aktör düzeyinde hem de konu düzeyinde çeşitlendirdikleri gözlenmiştir. Böylece her iki ülke de Rusya, Çin ve Hindistan gibi devletlere yönelik yeni diplomatik açılımlarda bulunmuşlardır. Ne var ki, bütün bunlara rağmen, hem Türkiye hem de Güney Kore, “tehdit”, “uluslararası toplum” ve “ortak idealler” tasavvurlarını, kavramsal ve normatif sınırlarını ABD’nin çizdiği bir uluslararası stratejik çerçeve içinde kalarak belirlemeye bugün de devam etmektedir
This essay makes a comparative analysis of Turkish and South Korean perspectives of international society and the way in which they are translated into the two states’ foreign policy behaviour. That both states, in spite of their undeniable differences in culture, history and geography, are middle-rank powers with extensive and intricate links to the United States, is the point of departure for this inquiry. The international perspectives and foreign policy postures of Turkey and South Korea are presented in connection with internal political developments in the countries in question during and after the Cold War. It is argued that the ruling elites in both states allied themselves uncritically with the US specifically and the Western world in general during the course of the Cold War out of considerations of ‘high’ security interests premised on the perceived threat from (some) members of the socialist bloc. Serious misgivings and sense of mistrust felt by a significant section of the public opinion in Turkey and South Korea escalated into outright hostility towards the aggressive and expansionist posturing and behaviour of the US since the end of the Cold War, inter alia, in the Middle East and northeast Asia respectively. In spite of that, however, the essay concludes by a note on the prevailing climate of pragmatism, with imprints on the ruling elites and the common people alike, which prompts both countries to maintain their ‘special’ ties with the US
Diğer ID | JA28SG26EC |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 33 Sayı: 1 |