Orta Doğu’da
2010 yılı sonunda başlayan Arap ayaklanmaları yeni bir bölgesel düzeninin
oluşmasına ve küresel aktörlerin pozisyonlarının yeniden tanımlanmasına yol
açmıştır. Bu durumdan etkilenen dış güçlerden birisi de Rusya’dır. Rusya’nın
Arap Baharı’na yönelik politikası ülkeler bazında farklılık göstermektedir.
Özellikle, Libya’daki gelişmeler Rusya için ciddi bir kırılma noktası olmuş, ilk
etapta, halk hareketlerini destekler bir görünüm çizen ve Batıyla uyumlu
politikalar izleyen Rus yönetimi, Libya iç savaşı ve uluslararası müdahale
sonrasında Batıdan uzaklaşmıştır. Arap Baharı, Rusya dış politikası açısından yeni
krizler ve fırsatlar yaratmıştır. Rusya bölgesel değişiklikleri kendi lehine
çevirip, Orta Doğu’da yeniden etkin bir aktör olmayı hedeflemektedir. Rusya’nın
Arap Baharı sonrası Orta Doğu’ya yönelik dış politikasında küresel bir güç
olmayı hedeflemesinin yanısıra, iç tehdit algılamalarının, ekonomik ve güvenlik
çıkarlarının da önemli bir rol oynadığı değerlendirilmektedir. Rusya, Arap
Baharı’nın yarattığı demokrasi talepleri ve İslami siyasetin yükselişinin kendi
ülkesine sıçramasından tehdit algılamıştır. Bu makale, Rusya’nın Orta Doğu’daki
tarihsel rolü ışığında, Arap Baharı ve sonrasında Rusya’nın bölgedeki
politikalarını incelemeyi ve başarı ve sınırlılıklarını analiz etmeyi
amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 53 Sayı: 1 |