1950’li yıllardan günümüze kadar uzanan süreç, kapitalizmin yeni üretim biçimleri ile değiştiği, buna bağlı olarak kentsel yenileme odaklı araştırmaların da öneminin büyüdüğü bir dönem olarak ifade edilmektedir. Global değişime bağlı olarak meydana gelen etkiler, özellikle modern insana, kente ve kamusal hayata büyük oranda yansımıştır. Bu süreç boyunca, kentsel mekânda yaşanan değişimler, hem fiziksel hem de sosyal boyutu etkilemiştir. Kamusal alanı oluşturan kentsel peyzajın kentleri değiştirmeye başlamasıyla, insanların toplumsal ve sosyolojik yapısı da dönüşmeye başlamıştır. Bu çalışma, kentsel yenileme sürecinde meydana gelen değişimlerin neden olduğu toplumsal ve mekânsal etkilerin, kent sisteminin sosyal anlamını içeren, kentte yaşayan insanların davranış biçimlerini ve alışkanlıklarını bir bütün olarak ele alabilen, Bourdieu’nun ortaya atmış olduğu “habitus” kavramı üzerinden incelenmesini, aynı zamanda yapılı çevre ve toplumsal diyalektiği temsil eden habitusun değerlendirilmesini amaçlamıştır. Bu kapsamda, yapılı çevrenin yarattığı etkilerin mekânsal ve toplumsal anlamlarıyla irdelenmesi, hem fiziksel hem de sosyal sürdürülebilirliğin sağlanması açısından önemli olarak görülmüştür.
The period from the 1950s to the present is stated as a period in which capitalism changes with new forms of production, thus the importance of urban renewal-oriented research grows. The effects that occur due to global changes have largely been reflected in modern people, the city, and public life. Throughout this process, the changes consisted in urban space have affected both the physical and social dimensions. The social and sociological structure of people has also started to transform, especially as the urban landscape that created the public space begins to change the cities. This study examines the changes in the urban renewal process that are caused by social and spatial effects through the concept of “habitus” by Bourdieu, which includes the social meaning of the city system, and which can handle the behaviors and habits of the people living in the city as a whole. It aimed to evaluate the habitus by associating the sense of place through the physical and social dimension. In this context, scrutinizing the impacts of the built environment with spatial and social meaning has been seen as important in terms of ensuring both physical and social sustainability.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |