İslam öncesi Türk devletlerinde ceza hukuku özel intikam alanından çıkmış ve kamu intikamı,
kamu hukuku alanına girmiştir. Yani cezayı belirtip uygulayacak olan suçtan zarar gören kimse
değil devlettir. Suçlara karşı verilen cezalar katı, sert töre kurallarına tabidir. Devlet göçebe
olduğu için sürekli hapishaneler kurulması istenmemiştir. Ancak bazen cezanın, suçluya değil
de suçlunun yakınlarına uygulandığı görülmektedir. Bu da cezanın her alanda kişiselleşmemiş
olduğunu bize gösterir. Türklerin Uygurlarla birlikte yerleşik hayata geçmesiyle Türk hukuku da
önemli gelişmeler kaydetmiştir. Özel hukuk alanında mal edinme, satış sözleşmesi, kiralama,
parayı faize verme, ortaklık kurmak, evlat edinme, vasiyetname düzenleme gibi birçok hukuki
müessese bu devirde görülmektedir. Türk devletleri hükümdarları adalete büyük önem vermişlerdir.
Kutadgu Bilig gibi eserlerde adaletin devletten önce geldiğini görmekteyiz. Adaleti gerçekleştirmek
için adliye müesseseleri geliştirilmiş ve buralara yargan denilen yargıçlar görevlendirilmiştir.
Kaynakları incelediğimizde uygulanan hukuki işlemlerde adaletin gerçekleşmesine son
derece önem verilerek kişi hakları sonuna kadar korunmaya çalışılmıştır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Nisan 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 23 |