Vaccine hesitation, described by theWHOas “delay orrefusal in the acceptance of vaccines notwithstanding the availability of vaccine services” and vaccine refusal, defined as the rejection of all vaccines, have been documented in more than 90% of the world’s countries. In Turkey, some parents are increasingly rejecting vaccination of infants. These vaccines are essential to prevent the emergence of preventable diseases, especially in infants, and to prevent deaths caused by these diseases. The discussion of making vaccinations compulsory after the Covid-19 pandemic made it important to reexamine the necessity of infancy vaccinations. In its Halime Sare Aysal decision regarding infancy vaccination in 2015, the Constitutional Court found legal representatives of infants who refuse to consent to infancy vaccination practices to be a violation of rights. However, contrary to the Constitutional Court decision’s reasoning, when the issue of whether to give consent that will make the medical intervention lawful is taken into consideration within the framework of the scope of limitation of the right of custody and “best interests of the child,” mandatory vaccination debates will cease to be a typical constitutional law debate. In the first part of this study, the regulation of infancy vaccination practices in comparative law will be discussed. Furthermore, in the second part, the legislation regarding infancy vaccination practices in Turkey and the position of the national and supranational judiciary will be examined. In the last part, the refusal of the legal representative of the infant to consent to medical intervention will be analyzed in the context of limiting or removing the right of custody on the basis of the best interests of the child.
Custody Infancy Vaccinations The Best Interest of the Child Consent to Medical Intervention Public Health
Aşı reddi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kişilerin kendilerine sunulan aşı hizmetlerinin varlığına rağmen aşı yaptırmayı tamamen reddetmesi olarak tanımlanmıştır. Aşı reddi, dünya üzerindeki ülkelerin %90’ından fazlasında rapor edilmiştir. Özellikle bebeklerde aşı ile önüne geçilebilecek hastalıkların meydana çıkmasını ve bu hastalıklar sebebiyle gerçekleşen ölümleri engellemesi için elzem olan bebeklik dönemi aşı uygulamalarının reddedilmesi Türkiye’de de gittikçe artmaktadır. Covid 19 salgını sonrasında daha da alevlenen aşıların zorunlu hale getirilmesi tartışması, bebeklik dönemi aşı uygulamalarının tekrar mercek altına alınması zaruretini doğurmuştur. Anayasa Mahkemesi, bebeklik dönemi aşı uygulamalarına ilişkin 2015 yılında verdiği Halime Sare Aysal kararında hak ihlali tespit ederek, bebeklik dönemi aşı uygulamalarına yasal temsilciler tarafından rıza verilmemesini hukuka uygun bulmuştur. Anayasa Mahkemesi’nin aksine tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale getirecek rızanın verilip verilmemesi hususu, velayet hakkının kapsamı, sınırlandırılması ve “çocuğun üstün yararı” çerçevesinde değerlendirilmeye alındığı vakit; zorunlu aşı tartışmaları tipik bir anayasa hukuku tartışması olmaktan çıkacaktır. Kapsamlı bir analiz yapmak için bu çalışmada öncelikle karşılaştırmalı hukukta bebeklik dönemi aşı uygulamalarının ne şekilde düzenlendiği ele alınacak, ikinci bölümde ise Türkiye’deki bebeklik dönemi aşı uygulamalarına ilişkin mevzuat ve ulusal ve ulus-üstü yargının tutumu incelenecektir. Son bölümde ise bebeğin yasal temsilcisinin tıbbi müdahaleye rıza vermekten imtina etmesi velayet hakkı, söz konusu hakkın çocuğun üstün yararı temelinde sınırlandırılması veya kaldırılması bağlamında değerlendirilecektir.
Velayet Bebeklik Dönemi Aşıları Çocuğu Üstün Yararı Tıbbi Müdahaleye Rıza Kamu Sağlığı Custody Infancy Vaccinations The Best Interest of the Child Consent to Medical Intervention Public Health
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 80 Sayı: 4 |