Öz
Endüstriyel gelişmenin başladığı 18. yüzyılda üretim sistemlerinin içine girmeye başlayan
makineler, günümüze gelene dek insan emeğini ve onun üretkenliğini değişime
uğratmıştır. Makineleşmenin giderek güçlenmesiyle endüstriyel üretimde verimliliği
arttırmaya yönelik çalışmalar da başlamıştır. Bu çalışmalardan biri olan Taylor’un bilimsel yöntemi
ise çalışma ilişkileri ve üretim süreçlerinde önemli bir noktada yer almaktadır. 20. ve 21. yüzyıla geldiğimizde
ise bilgi teknolojilerinde ve elektronik sistemlerindeki gelişmeler üretim süreçlerini farklı
noktalara getirmiştir. İnsan emeğinin makinelerle ve birbirleriyle ilişkileri daha çok bilgi tabanlı olmaya
başlamıştır. Üretim süreçleri, hata kaldırabilir olmaya ve hızlı işlemeye başlamıştır. Fordizmde
üretim hatlarının mekanik kontrolü öne çıkmış ve daha sonrasında post-fordizm olarak adlandırılan
dönemde ise elektronik sistemler, üretimin her aşamasını kontrol eder hale gelmiştir. Bu durum
rekabet koşullarının gerektirdiği esnek taleplere arz ile karşılık verebilme imkânı sağlamıştır. Üretim
süreçleri bu şekilde değişirken, 1960’lı yıllardan bu yana yeni bir bilim dalı olarak Mekatronik Mühendisliği
gelişmeye başlamıştır. Mekatronik mühendisliği, konvansiyonel mühendisliklere kattığı
disiplinlerarası bakışla endüstrinin ihtiyaçlarını karşılarken, kendine de yeni bir konum edinmiştir.
Bu çalışmada, mekatronik mühendisliğinin ortaya çıkışında post-fordist üretim sisteminin ihtiyaçlarının
ne oranda etkili olduğu araştırılmıştır. Mekatronik mühendisliğinin bakış açısının ve çalışma
konularının post-fordist üretim sistemi etkileri ile ortaya çıkması çalışmanın temel tezidir.