Kalıplaşmış anlatımlar birden çok sözcükten oluşan ve bu oluşumlarıyla belli bir anlam ifade eden yapılar. Yani bu anlatımların anlamını tek tek içindeki sözcükler değil, bir bütün olarak değişmez yapıları oluşturuyor (s. 16). Örnekleyecek olursak: Almancada „Stillschweigender Vertrag‟, „tief in Schulden stecken‟, Türkçede „üstü kapalı sözleşme‟, „boğazına kadar borçta olmak‟ gibi öbekler kalıplaşmış anlatımlar. Bu öbeklerdeki birimlerin anlamlarını bilmemize karşın bunların bir bütün olarak ne demek istediklerini çıkarabilmemiz her zaman kolay olmuyor. Anadilliler bunları ya zaten biliyor, bilmediklerini de yetiştikleri ortamdan aldıkları önbilgiler ve dil duyarlıklarının yardımıyla çözümleyebiliyorlar. Ama anadilli olmayanlar açısından durum hiç de böyle değil. Dolayısıyla yabancı dil öğrenenler ve yabancı dil dersleri açısından kalıplaşmış anlatımlar büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor (s. 17). Yalnızca yabancı dil öğretiminde değil, çevirilerde de kalıplaşmış
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Konferans Tanıtımı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2011 |
Gönderilme Tarihi | 29 Aralık 2011 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 1 Sayı: 21 |