4721 sayılı Türk Medeni Kanunun kabulüyle, yasal mal rejimimiz, mal ayrılığından edinilmiş mal rejimine dönüşmüştür. Bu sebeple, evlilik birliğinin her hangi bir sebepten sona ermesi halinde, velayet, maddi-manevi tazminat, nafaka taleplerinin yanında onlardan çok daha fazla hukuki tartışmalara neden olabilecek mal rejiminin tasfiyesi sorunu ile karşı karşıya bulunuyoruz. Daha önce bu konuda hukuki bir sorun olmadığından, mal rejimleri ile, miras hukuku arasındaki bağlantı üzerine fazla bilimsel araştırma yapılmış bir konu değildir. Miras hukuku kuralları ile Aile hukuku kurallarının bir biriyle karşılaşması sunucu karşımıza bir hukuki çorba çıkmaktadır. Biz Medeni kanun Komisyonunda, mal rejimine göre tasfiye konusunun sadece evliliğin boşanma ile sona ermesi haline münhasır sayılmasını, evliliğin ölümle sona ermesinde paylaşımın sadece miras hukuku kurallarına göre yapılmasını önermiştik. Nitekim Alman ve Avusturya hukuklarında, sağ kalan eşe bu konuda bir seçim hakkı tanınarak, iki hukuk dalının bir biriyle dolaşması önlenmeye çalışılmıştır. Medeni Kanun komisyonu çoğunluğu bu öneriye katılmadı. Sebebi de, komisyonda, yasal mal rejimi olarak paylaşmalı mal ayrılığınn kabul edilmesi idi. Eğer bu daha sonra Adalet Bakanlığınca değiştirilip, edinilmiş mallar rejimi yasal mal rejimi haline getirimemiş olsaydı aşağıda arz edeceğimiz hukuki sorunlar zaten olmayacaktı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Özel Hukuk |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Ağustos 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 71 Sayı: 1 |