Orta çağ Katolikleri, zaman zaman aşai rabbani ayini ve törenlerinde lütfa
nail olunduğuna inanmışlardır. Bu gibi ayinsel törenler, yalnızca Tanrı lütfünün
işareti ve vaadi sayılmamış, bununla birlikte inananın ruhani kurtuluşunu da
garanti etmiştir. Çünkü bu inanç, günahlarından dolayı pişmanlık duyan erkek
veya kadının, doğrudan Tanrı’ya yönelmeyi öğretmek yerine, günahlarını itiraf
edeceği bir insana gitmesini telkin etmektedir. Bu kişinin, Tanrının aracısı veya
şefaatçisi olduğuna inanılmaktadır. Orta çağın Katolik asketikizmi, sadece yalın
bir ilke olarak dünyadan kopup uzaklaşma demektir, insanlar arasında dünyevi
çalışmanın reddedilmesiyle ifadesini bulur, parasal kazanç peşinde koşulmasının
da kınanmasını gerektirir. Manastır hayatının asketik idealleri, bu dünyaya,
ekonomik kurumlara ve bireyci maksatlara karşıdır. Orta çağ filozoflarının
köktenci inanca dayanan temel önermesi, paranın verimsiz olduğu ve gelirin ya da
servetin bir kaynağı olamayacağı yargısını içermekteydi. Borç para karşılığında
fazla paranın alınması, bu nedenle, kendi içinde adil değildir ve herkes için de
öldürücü bir günahkârlıktır. Çünkü alınan her fazladan para, olmayanın alınması
demek olduğu için, bu eşitsizliğe yol açmakta ve adalete aykırı düşmektedir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 4, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 61 Issue: 1 |