Osmanlılar ilk devlet teşkilatını düzenlerken Selçuklular ve İlhaniler’den örnek almış, devletin yönetim felsefesi ve idari yapılanmasını İslam-i devlet ve Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar intikal eden Türk töresine göre şekillendirmişlerdir. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nda, devlet yönetiminde eski Türk devletlerinde uygulanan töreyle (Örfi Hukukla) İslam Hukukunu bir arada uygulanmış, teorik olanın aksine padişah devlet yönetiminde tek başına karar vermemiş, önemli meselelerde devlet adamlarının görüşlerinden yararlanmıştır. Diğer bir söyleyişle Osmanlı padişahlarının yetkileri sınırsız olmakla beraber yetkilerini şer’i ve örfi kurallara uyularak kullanır, devlet işleri Divan’da görüşülerek karara bağlanırdı. Örfe uygun sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyici kurallar, padişahın iradesinin ürünü olarak yazılı hale dönüştürülür ve “kanunname” veya “ferman” adını alırdı. Bu düzenlemelerden nadirde olsa mevcut hukuk sistemimizde varlığını koruyan veya yakın tarihlere kadar yürürlükte kalanlar olmuştur. Padişahların devleti yönetme yetkisi dışında orduya komuta etmek, fetihlerde bulunmak gibi önemli görevleri de bulunmaktaydı.
Padişah önemli meselelerde tek başına karar vermemiş bir kısım devlet adamlarının fikrine de müracaat etmiş ve bu uygulama daha sonra Divân adı verilen meclis tarafından yerine getirilmiştir. Divân-ı Hümayun XVII. Yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devleti’nin en önemli idari mekanizmasıdır.
Osmanlı Divanı, günümüz anlamıyla Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanı kabinesi), Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi devlet kurumlarının görevlerini yerine getiren bir meclis gibi nitelendirilebilir ve aldığı kararlar, Osmanlı Hukuk Sistemi gereğince maddi anlamda kanun sayılırdı. Ancak alınan kararların kanun niteliğini kazanabilmesi için gerekli şartları taşıyıp taşımadığına bakılır, gerektiğinde Şeyhülislâma sorulur ve bunun için fetva alınırdı. Divan, hangi din ve millete mensup olursa olsun hangi meslek ve tabakada bulunursa bulunsun kadın erkek herkese açıktı.
Osmanlı taşra (eyalet) teşkilâtı uzun ve çeşitli aşamaları izlemek suretiyle 16. asırda Rumeli, Anadolu, Arabistan ve Kuzey Afrika'da en gelişmiş şekline ulaşmıştır. Osmanlı eyalet idaresi daha önceki Türk ve İslâm devletlerine ait idarelerden birçok temel unsuru almış, ancak bu teşkilâtı hayli geliştirmiştir. İdari taksimatta en geniş idari birim olarak belirlenen eyaletten sonra sancaklar, kazalar, nahiyeler ve nihayet köyler oluşmuştur.
Osmanlı Teşkilatı Örfi Kuralları Taşra Osmanlı Divanı Hukuk Sistemi İslam Hukuku
Osmanlılar ilk devlet teşkilatını düzenlerken Selçuklular ve İlhaniler’den örnek almış, devletin yönetim felsefesi ve idari yapılanmasını İslam-i devlet ve Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar intikal eden Türk töresine göre şekillendirmişlerdir. Dolayısıyla Osmanlı İmparatorluğu’nda, devlet yönetiminde eski Türk devletlerinde uygulanan töreyle (Örfi Hukukla) İslam Hukukunu bir arada uygulanmış, teorik olanın aksine padişah devlet yönetiminde tek başına karar vermemiş, önemli meselelerde devlet adamlarının görüşlerinden yararlanmıştır. Diğer bir söyleyişle Osmanlı padişahlarının yetkileri sınırsız olmakla beraber yetkilerini şer’i ve örfi kurallara uyularak kullanır, devlet işleri Divan’da görüşülerek karara bağlanırdı. Örfe uygun sosyal ve ekonomik hayatı düzenleyici kurallar, padişahın iradesinin ürünü olarak yazılı hale dönüştürülür ve “kanunname” veya “ferman” adını alırdı. Bu düzenlemelerden nadirde olsa mevcut hukuk sistemimizde varlığını koruyan veya yakın tarihlere kadar yürürlükte kalanlar olmuştur. Padişahların devleti yönetme yetkisi dışında orduya komuta etmek, fetihlerde bulunmak gibi önemli görevleri de bulunmaktaydı.
Padişah önemli meselelerde tek başına karar vermemiş bir kısım devlet adamlarının fikrine de müracaat etmiş ve bu uygulama daha sonra Divân adı verilen meclis tarafından yerine getirilmiştir. Divân-ı Hümayun XVII. Yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devleti’nin en önemli idari mekanizmasıdır.
Osmanlı Divanı, günümüz anlamıyla Bakanlar Kurulu (Cumhurbaşkanı kabinesi), Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi devlet kurumlarının görevlerini yerine getiren bir meclis gibi nitelendirilebilir ve aldığı kararlar, Osmanlı Hukuk Sistemi gereğince maddi anlamda kanun sayılırdı. Ancak alınan kararların kanun niteliğini kazanabilmesi için gerekli şartları taşıyıp taşımadığına bakılır, gerektiğinde Şeyhülislâma sorulur ve bunun için fetva alınırdı. Divan, hangi din ve millete mensup olursa olsun hangi meslek ve tabakada bulunursa bulunsun kadın erkek herkese açıktı.
Osmanlı taşra (eyalet) teşkilâtı uzun ve çeşitli aşamaları izlemek suretiyle 16. asırda Rumeli, Anadolu, Arabistan ve Kuzey Afrika'da en gelişmiş şekline ulaşmıştır. Osmanlı eyalet idaresi daha önceki Türk ve İslâm devletlerine ait idarelerden birçok temel unsuru almış, ancak bu teşkilâtı hayli geliştirmiştir. İdari taksimatta en geniş idari birim olarak belirlenen eyaletten sonra sancaklar, kazalar, nahiyeler ve nihayet köyler oluşmuştur.
Osmanlı Teşkilatı Örfi Kuralları Taşra Osmanlı Divanı Hukuk Sistemi İslam Hukuku
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Mart 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 1 - IRAK'ta OSMANLI İZLERİ SEMPOZYUMU |