Irak coğrafyası, stratejik konumu, sulak ve bereketli toprakları hasebiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bu topraklar tarihte Mezopotamya olarak isimlendirilen ve uğruna birçok kavmin kan döktüğü medeniyetlerin beşiği olarak görülmüştür. Yine coğrafi konumu gereği İslamiyet öncesi ve sonrası dönemde Arapların dikkatini çekmiş tarihsel süreçte birbirinden farklı unsurları bir arada bulundurmuştur.
Osmanlı Devleti’nin Irak’a olan yönelimi ise Yavuz Sultan Selim’in Suriye ve Mısır’ı fethetmesinden sonra başlamıştır. Osmanlıların Irak coğrafyasına ilgisinin artmasında iktisadi sebepler dışında şüphesiz dini amillerde etkili olmuştur.1534 yılında Osmanlı’nın Irak’ı topraklarına katmasıyla beraber siyasi, dini ve sosyo-kültürel gelişmeler hızlı şekilde devam etmiştir. Osmanlı belgelerinde cennet olarak nitelendirilen Irak, idarecilerin de göz bebeği olup en güzel zamanlarını da yine bu dönemde yaşamıştır. Fakat Osmanlı’nın devlet gücünün zayıfladığı dört bir yandan çıkmaza sürüklendiği süreçte Irak üzerindeki nüfuzu da kırılmaya başlamıştır. İngilizler bölgedeki zengin petrol yataklarına sahip olmak ve Müslüman unsurları ortadan kaldırmak için Birinci Dünya Savaşı’nda Irak topraklarını işgal etmeye başlamıştır.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşında birçok cephede savaştığından dolayı Irak Cephesi’ne gereken önemi verememiştir. Irak Cephesi’nde bulunan birliklerin çoğu askeri eğitimden yoksun, eski silahlarla donatılmış gerilla düzenine sahiptir. İngilizlerin Bağdat’a yönelmesiyle birlikte orduya takviye yapılma ihtiyacı duyulmuş ve Süleyman Bey buraya gönderilmiştir. Süleyman Askeri Bey İngilizlerin asker sayısını eksiltmede büyük direnç göstermiştir. Şuaybe’ de yaralanmasına rağmen tedavisini yarım bırakıp savaş meydanlarına geri dönen çevik Süleyman Askeri Bey Şuaybe yakınlarında yenilgiye uğrayınca durumu hazmedemeyerek kendi hayatına son vermiştir.
Selman-ı Pak Muharebesi ilk başlarda İngilizlerin istediği gibi giderken savaş esnasında hiç ummadıkları bir anda Halil Paşa kolordusunun Osmanlı birliklerine yetişmesi ile General Townshend’in hayalleri yıkılmış ve geri püskürtme gerçekleşmiştir. İngiliz General yardım alabileceği düşüncesiyle Kut’a sığınmıştır. Selman-ı Pak Çanakkale siperlerindeki destansı çabanın ve fedakârlığın gösterilmesi ve zaferin Mehmetçikten yana olmasından dolayı büyük öneme sahiptir. Selman-ı Pak strateji hamlesiyle birlikte Kut zaferi gelmiştir. İngiliz General konu ile ilgili savunma konusunda Avrupa’daki hiçbir askerin Türk askeri kadar iyi olamayacağını ileri sürmüştür.
Irak Cephesi Süleyman Askeri Bey Nureddin Paşa Selman-ı Pak Kutü’l Amare
Dr. Öğr. Üyesi Abdülazim İBRAHİM Hocama sonsuz teşekkürlerimi borç bilirim.
Irak coğrafyası, stratejik konumu, sulak ve bereketli toprakları hasebiyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bu topraklar tarihte Mezopotamya olarak isimlendirilen ve uğruna birçok kavmin kan döktüğü medeniyetlerin beşiği olarak görülmüştür. Yine coğrafi konumu gereği İslamiyet öncesi ve sonrası dönemde Arapların dikkatini çekmiş tarihsel süreçte birbirinden farklı unsurları bir arada bulundurmuştur.
Osmanlı Devleti’nin Irak’a olan yönelimi ise Yavuz Sultan Selim’in Suriye ve Mısır’ı fethetmesinden sonra başlamıştır. Osmanlıların Irak coğrafyasına ilgisinin artmasında iktisadi sebepler dışında şüphesiz dini amillerde etkili olmuştur.1534 yılında Osmanlı’nın Irak’ı topraklarına katmasıyla beraber siyasi, dini ve sosyo-kültürel gelişmeler hızlı şekilde devam etmiştir. Osmanlı belgelerinde cennet olarak nitelendirilen Irak, idarecilerin de göz bebeği olup en güzel zamanlarını da yine bu dönemde yaşamıştır. Fakat Osmanlı’nın devlet gücünün zayıfladığı dört bir yandan çıkmaza sürüklendiği süreçte Irak üzerindeki nüfuzu da kırılmaya başlamıştır. İngilizler bölgedeki zengin petrol yataklarına sahip olmak ve Müslüman unsurları ortadan kaldırmak için Birinci Dünya Savaşı’nda Irak topraklarını işgal etmeye başlamıştır.
Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşında birçok cephede savaştığından dolayı Irak Cephesi’ne gereken önemi verememiştir. Irak Cephesi’nde bulunan birliklerin çoğu askeri eğitimden yoksun, eski silahlarla donatılmış gerilla düzenine sahiptir. İngilizlerin Bağdat’a yönelmesiyle birlikte orduya takviye yapılma ihtiyacı duyulmuş ve Süleyman Bey buraya gönderilmiştir. Süleyman Askeri Bey İngilizlerin asker sayısını eksiltmede büyük direnç göstermiştir. Şuaybe’ de yaralanmasına rağmen tedavisini yarım bırakıp savaş meydanlarına geri dönen çevik Süleyman Askeri Bey Şuaybe yakınlarında yenilgiye uğrayınca durumu hazmedemeyerek kendi hayatına son vermiştir.
Selman-ı Pak Muharebesi ilk başlarda İngilizlerin istediği gibi giderken savaş esnasında hiç ummadıkları bir anda Halil Paşa kolordusunun Osmanlı birliklerine yetişmesi ile General Townshend’in hayalleri yıkılmış ve geri püskürtme gerçekleşmiştir. İngiliz General yardım alabileceği düşüncesiyle Kut’a sığınmıştır. Selman-ı Pak Çanakkale siperlerindeki destansı çabanın ve fedakârlığın gösterilmesi ve zaferin Mehmetçikten yana olmasından dolayı büyük öneme sahiptir. Selman-ı Pak strateji hamlesiyle birlikte Kut zaferi gelmiştir. İngiliz General konu ile ilgili savunma konusunda Avrupa’daki hiçbir askerin Türk askeri kadar iyi olamayacağını ileri sürmüştür.
Süleyman Askeri Bey Nureddin Paşa Selman-ı Pak Kutü’l Amare Irak Cephesi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Mart 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 1 - IRAK'ta OSMANLI İZLERİ SEMPOZYUMU |