The military’s omnipotent role in Turkish political
life following the establishment of the Turkish Republic developed into one of
the most significant characteristics of the Turkish political landscape. The
armed forces gained significant privileges and strengthened their autonomy within
the multi-party era, which saw three coups. However, the EU’s 1999 Helsinki
Summit brought about a paradigmatic change in the status of the military,
shifting the balance of power in favor of civilians. This piece throws light on
the developments that contributed to changing the role of the military in
Turkish politics, and details the many factors that contributed to its more receptive
approach to the EU democratization reforms. These include the momentum gained
in Turkey’s EU accession bid after its declaration as a candidate country in
1999, the AKP government’s reformist and conciliatory stance, Chief of Staff
General Hilmi Özkök’s adoption of a more liberal version of Kemalism, the maintenance
of the guardianship role of the military in the political system, and the
emergence of a political environment that was conducive to democratization.
Türk siyasi hayatında ordunun kuvvetli rolü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından beri Türk
siyasal sisteminin önemli özelliklerinden birisidir. Silahlı Kuvvetler üç darbeye şahit olan çok
partili dönemde Türk siyasi sisteminde önemli ayrıcalıklar elde etmiş ve otonomisini genişletmiş-
tir. Bununla birlikte AB’nin 1999 Helsinki Zirvesi ordunun statüsünde paradigmatik bir değişiklik
meydana getirerek güç dengesini siviller lehine değiştirmiştir. Bu makale Türk siyasetinde ordu-
nun değişen rolüne katkı yapan gelişmelerin üzerinde durmaktadır. Bir dizi faktörün ordunun AB
demokratikleşme reformlarına karşı izin veren bir tutum izlemesinde rolü olduğunu ileri sürmekte-
dir. Bunlar Türkiye’nin AB aday ülke ilan edilmesinden sonra Türkiye’nin AB üyelik perspekti nin
hız kazanması, AKP hükümetinin reformist ve uzlaşmacı tutumu, Genelkurmay Başkanı General
Hilmi Özkök’ün Kemalizm’in liberal bir şeklini benimsemesi, siyasi sistemde ordunun vesayet ro-
lünün korunması ve demokratikleşmeye uygun bir siyasi sistemin bulunmasıdır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Kabul Tarihi | 28 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 1 |
Lectio Socialis is a prestigious, international, and peer-reviewed journal that aims to provide a platform for scholars and researchers to share their work and ideas on policy-relevant topics related to social sciences. The journal welcomes high-quality articles from a wide range of disciplines, including economics, political science, public administration, business administration, international relations, urban planning, sociology, psychology, history, jurisprudence, and philosophy. The primary objective of Lectio Socialis is to maintain a vibrant, independent, and unbiased environment for scholars and researchers from different parts of the world to present their research, exchange ideas, and contribute to the advancement of knowledge in their respective fields.