Medya ulaştığı en son teknolojiler aracılığıyla günümüzde, insanlığın en utanç verici, en savunmasız ve çaresiz kaldığı anlarına yani savaşlara tanıklık etmemizi sağlıyor. Bilindiği gibi Körfez Savaşı, izleyicilerin o güne kadar görmedikleri şekilde adeta bir sinematografiyle, gerçek savaş görüntülerini alımlayabilmeleriyle, medyanın savaşı yansıtmasında bir milat olmuştur. Bugün geldiğimiz noktaysa, savaşın bizzat içinde (-imiş gibi) hissederek, güvenli ortamlarımızda olup biteni izleme konforunun da ötesine geçmiş görünüyor. Medya alıcıları/hedef kitleleri, artık savaşlardan en çok etkilenenlerin -yani çocuklar, kadınlar, yaşlılar kısacası tüm sivillerin- yaşadıklarına tanıklık etme ve haberdar olma boyutuyla karşı karşıyalar. Bu durum, tek tek ülkeler ve devletleri yönetenlerin dışında bireylerin ve sivil toplumun da olaylarla ilgili insiyatif ve sorumluluk alabilme taleplerini beraberinde getiriyor.
Çalışmada, Türkiye’de mültecilerle ilgili kurulan ilk sivil toplum kuruluşu olarak mülteci, göçmen, sığınmacı olarak adlandırılan insanların haklarını korumak ve savunmak için kurulan Mülteci-Der’in medyada ne ölçüde yer bulabildiği içerik analizi ve söylem analizi yöntemiyle araştırılmıştır. Derneğin medyada hangi ölçüde ve ne tür haberlerle temsil edildiği, Mülteci-Der’in konu ile ilgili kamuoyu ve gündem oluşmasına katkısını da göstereceğinden anlamlı görülmektedir. Suriye’de 2011 yılından beri devam eden savaştan hareketle, medyanın Suriyeli mültecilere ilişkin haberleri, yine mültecilere yönelik çalışmak için kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu olan Mülteci-Der adlı kuruluş üzerinden analiz edilmiştir. Sonuç olarak derneğin faaliyet ve açıklamalarına ulusal basının sınırlı düzeyde yer verdiği, yerel basının haberlerinin ise ülkenin genelinde bir kamuoyu ve gündem oluşturmaktan uzak olduğu görülmektedir.
Konular | Dilbilim |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 25 - MÜLTECİLER ve MEDYA - 2 |