Batı kültüründe özneleştirme biçimlerinin tarihini yazmakla ilgilenen ve bu amaç doğrultusunda “özne”, “hakikat” ve “iktidar” kavramlarına odaklanan Foucault, düşünce ile hakikat arasındaki ilişkileri inceler. Bu inceleme aynı zamanda hakikatin iktidar ile olan kopmaz bağının sorunsallaştırılması anlamına gelir. “Hakikat nedir?” sorusu yerine “hakikat nasıl kurulur?” sorusundan hareket eden inceleme, hakikatin mutlak ve aşkın olmadığını, aksine tıpkı söylem ve özne gibi tarihsel ve olumsal olduğunu ortaya koyar. Hakikatin bir tarihi olduğu kabul edildiğinde onun iktidar tarafından nasıl kurulduğu, hangi stratejiler ve aygıtlarla dönüştürüldüğü, hangi rejimler ve kurallarla öznelere dayatıldığının da incelenmesi gerekir. Bu izlekler doğrultusunda doğruluk rejimlerinin, hakikat istencinin ve kendilik kaygısının soykütüğünü çıkaran Foucault, her bir sorunsallaştırma ekseninde bir deney nesnesi olarak kurulan özneye dayatılan hakikatin nasıl işlediğini araştırır. Foucault’nun her bir eksende özgül bir şekilde yürüttüğü soruşturma, bu çalışmada “bileştirici” bir şekilde ele alınmakta ve birbirine geçmiş her bir eksen, Foucault’nun temel kavramları ve ayrımları bağlamında değerlendirilmektedir. Her bir alanı içerecek şekilde Foucault’nun bilgi ve hakikatten ne anladığı; bir dışlama ilkesi olarak devreye giren hakikat istencinin bilme istenci ile ilişkisinin ne olduğu; yöntemsel olarak öznenin kuruluşunda analizin ne şekilde sürdürüldüğü; kurulan özneye hakikatin nasıl dayatıldığı ve son olarak bu öznenin bir hakikat anlatıcısı olarak kendisi ile kurduğu ilişki biçimleri ele alınmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.