Uçucu organik bileşiklerin UOB insan sağlığı üzerine olan toksik etkileri uzun zamandan beri bilinmektedir. Bu çalışmada; nispeten gürültüsüz olan fiber tekne imalatı yapılan atölyelerde çalışan tersane işçilerinde rastlanan işitme kayıpları göz önüne alınarak, ortamda kullanılan uçucu organik bileşiklerin ototoksisiteye neden olabileceği tezinden yola çıkıldı. Aynı iş yerinde diğer bölümlere oranla gürültünün daha az olduğu düşünülen fiber atölyesinde çalışan 47 kişi çalışma grubu Grup 1 olarak belirlenirken, kontrol grubu Grup 2 olarak da depo ve büroda çalışan 20 kişi olarak belirlendi. Her iki grubunda odiyolojik testleri yapıldı. Çalışanların %40’ında işitme patolojilerine rastlandı. Bu nedenle bir sonraki aşamada çalışma grubu; işitme patolojisi olmayan 28 kişi Grup1A ve işitme patolojisi olan 19 kişiden Grup1B oluşan 2 alt gruba ayrıldı. Çalışma ortamlarında; gürültü ölçümü ve benzen, stiren, toluen, etil benzen, ksilen gibi bileşikler için ortam ölçümleri yapıldı. Aynı zamanda bu kişilerin idrarlarında solvent metabolitlerinden fenol, trans-trans mukonik asit , hippurik asit, o-krezol, 2,5 hexandıon, mandelik asit, fenilglioksilik asit ölçüldü. Analizler sonucunda; benzenin metabolitleri; fenol ve trans, trans mukonik asit değerleri arasında her iki çalışma grubu ve kontrol grubunda anlamlı bir farklılık gözlenmedi. Ancak Hippurik asit, OKresol, 2-5 Hekzandion değerleri, çalışma grupları arasında anlamlı bir farklılık göstermezken kontrol grubundan belirgin olarak yüksekti. Stiren metabolitleri olan Fenilglioksilik asit ve Mandelik asit değerleri işitme patolojisi bulunan Grup1B’de diğer her iki gruba oranla istatistiki olarak anlamlı yükseklik göstermekteydi. Sonuç olarak; organik uçucuların ortamdaki konsantrasyonları mesleki maruziyet limitleri içerisinde olmasına rağmen, birebir bu maddelere maruz kalanlarda, kalmayanlara göre yüksek oranda OUB idrar metabolitleri tespit edilmiştir. OUB idrar metabolitleri yüksek olan işçilerin bir kısmında çeşitli düzeylerde işitme patolojilerine rastlanması, bu maddelerin ototoksisite gelişiminde etkili olabileceklerini düşündürmektedir. Ancak bu bağlantının daha detaylı olarak ortaya konabilmesi için geniş çaplı prospektif çalışmalar yapılmalıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ağustos 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 10 Sayı: 37 |