Felsefenin temel sorusu geçmişten bugüne farklı şekillerde de olsa “Varlık’ın ve var oluşun ne olduğu, amaçlılığı ve anlamı” üzerinde şekillenmiştir. Tüm bu sorular insanın kendini ve çevresini anlamlandırma çabalarının sonucu ve yön vericisidir. Varlık felsefesi (ontoloji) adı altında sorulan bu sorular varlıkla öz arasındaki ilişkiyi sorunsallaştırır. Martin Heidegger Antikçağ’dan beri gelen “varlık nedir?” sorusunun “varlığın anlamı”nın üstünün örtülmesine neden olduğunu dile getirmiş ve “Varlık’ın anlamı” sorusunu merkezine almıştır. Bu anlamda Heidegger varlığın hakikatini sorunsallaştırmış; bu doğrultuda da varlığın zamansallığını özellikle vurgulamıştır. Heidegger varlığın zamansal olduğunu vurgularken onun tarihselliği üzerinde durmaktadır. Diğer deyişle Heidegger insanın geçmişi, bugünü ve geleceği ile bütün bir varlık olarak var olduğunu ve bu zamansallığın insanın ontik varlıktan ontolojik varlığa doğru geçişini sağladığını belirtmektedir. Gözler insanın etrafındaki şeyleri ve olayları algılamasını, ilişki kurmasını sağlayan birincil duyu organıdır. Bununla beraber, göz ve yüz ise birçok gelenekte varlığın anlamının yansıdığı yer olarak kabul edilmektedir. Yüz ve özellikle gözler ruhun diğer deyişle hakikatin yansıdığı penceredir. Yüz/gözler benliğin yansıdığı küçük evrenler olarak görülmektedir. Makalede yüzü ve gözleri merkezine ele alan ve varlığın hakikatine dair yolculuğa çıkaran farklı coğrafyalardan iki sanatçı ele alınmıştır. Bu sanatçılardan biri Sırp asıllı performans sanatçısı Marina Abramovic’tir ve makalede gözleri merkezine alan performansı “The Artist is Present” üzerinden incelenmiştir. Diğeri ise Türk ressam Rasin Arsebük’tür ve yüzlerinde odak oluşturan devasa göz-evren resimleri üzerinden ele alınmıştır.
The basic question of philosophy has been shaped on “What Being and Existence is, its purposefulness and meaning”, albeit in different ways from past to present. All these questions are the result and direction of human efforts to make sense of herself/himself and her/his environment. These questions, which are asked under the name of philosophy of being (ontology), problematize the relationship between being and essence. Martin Heidegger stated that the question of “What is being?” that is asked since Antiquity causes to cover of the “meaning of existence” and put the question of “the meaning of existence” in its center. In this sense, Heidegger problematized the truth of existence; in this direction, he especially emphasized the temporality of existence. While Heidegger emphasizes that being is temporal, he emphasizes its historicity. In other words, Heidegger states that man exists as a whole being with his past, present and future, and this temporality enables man to pass from ontic to ontological being. The eyes are the primary sense organs that enable people to perceive and relate to things and events around them. However, the eye and face are accepted as the place where the meaning of existence is reflected in many traditions. The face, and especially the eyes, is the window through which the soul, in other words, the truth, is reflected. The face/eyes are seen as small universes in which the self is reflected. In the article, two artists from different geographies are discussed, who take the face and eyes to their center and as a journey through the truth of existence. One of these artists is the Serbian-born performance artist Marina Abramovic, and in the article, her eye-centered performance,”The Artist is Present”, is examined. The other is the Turkish painter Rasin Arsebük, and it is handled through the paintings in which we encounter with faces with their giant eye-universe.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 10 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 9 |
.