Understanding change and/or resistance to change is critical in studying institutions. We argue in this paper that the supply of expressible alternatives to the status quo, as well as the provision of incentives for political parties and other socio-political formations to participate in collective action for institutional change, are essential. These can be described as “ideational monopoly” of specific actors or “supreme legitimacy” of established institutions, but the latter can be described as “institutional handicaps” in a problematic way. According to a survey of the literature, institutional transformation follows a largely isomorphic pattern for the most part. In Turkey, it is undeniable that the European Union associated Turkish objectives have been the primary engine of institutional transformation in the country for a long time. Some historical turning moments in Europe-Turkey ties, as well as the associated actions of governments and public opinion towards the Turkish constitution, imply that there is almost a visible correlation between constitutional change and EU-Turkey relations, at least in the short term. As a result of this affinity, we have argued in favor of isomorphic approach as the most successful means of bringing about structural change.
Kurumları incelerken değişimi ve/veya değişime karşı direnci anlamak çok önemlidir. Bu çalışmada, statükoya yönelik ifade edilebilir alternatiflerin sağlanmasının yanı sıra, siyasi partilerin ve diğer sosyo-politik oluşumların kurumsal değişim için, ortak eylemde bulunmalarının elzem olduğu savunulmuştur. Bunlar, belirli aktörlerin “düşünsel tekeli” veya yerleşik kurumların “yüksek meşruiyeti” olarak tanımlanabilir, ancak ikincisi sorunlu bir şekilde “kurumsal engeller” olarak anlaşılmaktadır. Literatürde, kurumsal dönüşüm büyük ölçüde eşbiçimli model olarak sunulmaktadır. Türkiye’de Avrupa Birliği vizyonunun uzun süredir kurumsal dönüşümün ana dinamiği olduğu yadsınamaz. Avrupa-Türkiye ilişkilerindeki tarihsel dönüm noktaları, hükümetlerin ve kamuoyunun Türk anayasasına yönelik değişim talepleri ile AB-Türkiye ilişkileri arasında görünür bir ilişki olduğu aşikardır. Bu yakınlığın bir sonucu olarak, yapısal değişimi sağlamanın en başarılı yolu olarak izomorfik yaklaşımın etkili olduğu iddia edilmektedir.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 30, 2021 |
Submission Date | August 18, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 30 Issue: 2 |