Bu makale, güvenlik toplulukları kavramını ve Soğuk Savaş sonrası dönemde kolektif güvenlik düzenlemeleriyle ilgisini incelemektedir. Kuramsal karşılaştırma yapıldığında, hemfikir devletler arası kimlik oluşumu sürecine verdiği önem sayesinde, Konvansiyonel İnşâcılık, anılan dönemdeki genel duruma daha iyi açıklamalar getirmektedir. Bu analiz temelinde, NATO’nun, sadece bir kolektif savuma ittifakı değil, aynı zamanda müttefikleri arasında bir güvenlik topluluğu olarak evrimi, 11 Eylül sonrası dönemde terörle mücadele bağlamında ittifak içinde ortak bir kimlik oluşturulmasına odaklı olarak değerlendirilecektir. Bu kapsamda, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında, terörle mücadele konusunda imzalanan mutabakat da güvenlik topluluğu kavramı bağlamında ele alınacaktır.
This article examines the concept of security communities and its relevance for collective security formations in the context of the post-Cold War era. Through a theoretical comparison, thanks to its emphasis on the process of identity building among like-minded states, the constructivism in its conventional form is assessed to be better explanatory forthe general situation in the aforementioned era. Based on this analysis, NATO’s evolution as not only a collective defense alliance but also a security community among its allies will be evaluated with reference to the creation of a collective identity in countering terrorism, in the post-September 11 era. In this context, the trilateral memorandum signed between Türkiye, Finland and Sweden for counter-terrorism cooperation will also be assessed within the framework of security communities.
Security Communities Constructivism NATO Counter-terrorism in Post-September 11 Era Türkiye
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Political Science (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 27, 2023 |
Submission Date | July 21, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 32 Issue: 2 |