Wealth tax, which has been off the agenda since the 1990s, has come back to the global political agenda with the COVID-19 pandemic. In response to the economic and social problems caused by the pandemic, wealth taxes were introduced in some Latin American countries and in the USA. International organizations such as the UN and the IMF suggested that a wealth tax should be considered as a solution. These discussions also came to the fore in Turkey. As a result of the global crisis and pandemic, Turkey, like other countries, faced financial problems and growing inequality. Although there has never been a general wealth tax in the history of the Republic of Turkey, the practice that comes closest to a wealth tax is the “Annual Wealth Declaration” that was implemented between 1960 and 1984. Throughout its implementation, the declaration of wealth caused controversy and was opposed or defended by different representatives of social classes. The aim of this study is to examine these perceptions about the declaration of wealth, by following the discussions in the press during those years, to clarify the arguments for and against the wealth declaration. The study also asks what the practice of the wealth declaration can tell us today, even though it was criticised, discussed, and then abandoned, in what could be described as a more appropriate social context, that is before the 1980s. The study aims to contribute, within a historical framework, to the discussions on the applicability of the wealth tax in Turkey.
the wealth declaration Wealth tax the wealth declaration debates in Turkey (1960-1984)
Birçok ülkede farklı şekillerde uygulanan ama 1990’lardan itibaren gündemden düşen servet vergisi, COVID-19 salgını ile tekrar küresel siyasetin gündemine girdi. Salgının yarattığı iktisadi ve toplumsal sorunlar karşısında bazı Latin Amerika ülkeleri ve ABD’nde yıllık servet vergisi uygulanmaya başladı. BM ya da IMF gibi uluslararası kuruluşlar, bir çözüm önerisi olarak servet vergisinin dikkate alınması gerektiğini ileri sürdü. Elbette bu tartışmalar Türkiye’de de gündeme geldi. Yaşanan küresel kriz ve salgın Türkiye’yi de diğer ülkeler gibi finansal sorunlar ve artan eşitsizlik sorunlarıyla karşı karşıya bıraktı. Türkiye Cumhuriyet’i tarihinde genel bir servet vergisi uygulaması olmasa da 1960-1984 yılları arasındaki servet beyannamesini, genel servet vergisine en çok yaklaşan uygulama olarak ele almak mümkün. Uygulandığı süre boyunca servet beyannamesi tartışmalara yol açmış, farklı kesimler tarafından karşı çıkılmış ya da savunulmuştu. Bu çalışma, o yıllardaki tartışmaları basın üzerinden takip ederek servet beyannamesine ilişkin bu çeşitli algıları irdelemek, servet beyannamesine ilişkin lehte ve aleyhte dile getirilen tezleri netleştirip hangi toplumsal kesimlerin bunları dile getirdiğini göstermek amacını taşıyor. 1980 öncesindeki yıllarda aslında daha uygun bir toplumsal bağlam olarak nitelendirilebilecek bir dönemde bile tepki gören, tartışılan ve ardından da son verilen servet beyannamesi uygulaması, bugün bize ne söyleyebilir sorusunu soruyor. Servet vergisinin Türkiye’de uygulanabilirliği tartışmalarına, tarihsel bir çerçevede, katkı sunmayı hedefliyor.
Servet beyannamesi Genel servet vergisi Türkiye’de servet beyannamesi tartışmaları (1960-1984)
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 21 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 32 |