İlk insandan günümüze kadar birçok formatta karşımıza çıkan din her devirde tartışılan bir konu olmuştur. Bugün Fransa, Türkiye, ABD, Rusya gibi birçok ülkede laiklik adı verilen bir anayasal çizgi ile din ve devlet işleri tamamen kendi mecralarında bir seyir izlerken, İran, S.Arabistan, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde din eksenli bir siyasal rejim tercih edilmiştir. Bu iki örneğin dışında bir de Marksist bir ideolojiyle siyasal yönetimlerini sürdüren Çin, Küba, Venezuela gibi ülkelerde din ve ilgili tüm faaliyetler görünür olan kültürel kısımları dışında tamamen yasaklanmışlardır. Bu ülkeler arasında ekonomi ve nüfus bağlamında en büyük olan Çin’in dine ve din özgürlüğüne bakışı diğer sair ülkelere göre daha çok göz önünde olduğundan en çok tartışılanıdır. Çin’de din özgürlüğü konusu uluslararası medyada ve akademik yayınlarda son zamanlarda sıkça rastlanan bir konudur. Söz konusu yayınlarda Çin Komünist otoritelerinin tepkisinden çekinildiği için konu genellikle yüzeysel olarak işlenmektedir. Özellikle din özgürlüğü konusunun hassas bir mesele olması da çalışmaları yüzeysel olmaya iten başka bir nedendir. Çünkü Çin'de yaşayan akademisyen ve entelektüeller uygulanan sansürden korktukları için konuya genellikle uzak durmayı tercih etmektedirler. Çin dışında yaşayan akademisyenler ise Çin’e giriş haklarını kaybetmemek için yine aynı şekilde temkinli olmaya özen göstermektedirler. Hal böyle olunca da Çin’de din özgürlüğü adına objektif çalışmalar gün yüzüne çıkamamaktadır. Bu çalışmada bağımsız din özgürlüğü izleme kuruluşlarının (George Town Üniversitesi Berkley Center gibi) yıllık raporları ve literatürdeki bağımsız çalışmalar ışığında Çin’de din özgürlüğü konusu ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 2 Sayı: 3 |