The aim of the study is to determine relations between eating attitude and food consumptions in girls who were attending in high schools in Samsun city center. Randomly selected 100 students from this universe were sample of this research. A questionnaire which contains individual property, food consumption frequency and Eating Attitude Test questions were applied to students. The mean body mass index of students was 21.37±3.69 kg/m² and 21% of them were lean, 66% normal and 13% overweight. 14% of students had Eating Attitude Test score ≥30 point, it means increased risk for eating disorder. There wasn’t relation between eating attitude and body mass index (p>0.05) but when body mass index values increased, Eating Attitude Test values also increased. The turn of children in her family wasn’t related with eating attitude (p>0.05), furthermore Eating Attitude Test scores of the first children were higher than others and weren’t relations between mothers age, educational level and job with child’s eating attitude (p>0.05). The most frequently consumed foods every day were bread, white cheese, black olive, fruit and vegetable (71.00%, 61.10%, 54.00%, 45.00% and 48.90% respectively). Misinformation affect negatively physical and mental health and school performance in adolescents which experiencing significant development of them. Therefore, it was concluded that it would be useful to put nutrition courses to primary school curriculum and explain importance of nutrients adequate and balanced nutrition.
Araştırma, Samsun il merkezinde bulunan liselerde öğrenim gören kız öğrencilerde yeme tutumunun antropometrik özellikleri ve besin tüketimleriyle ilişkisinin saptanması amacıyla araştırmacılar tarafından yürütülmüştür. Rastgele seçilen 100 kız öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Öğrencilere demografik özellikler, besin tüketim sıklığı ve Yeme Tutumu Testi’nden oluşan bir anket formu uygulanmıştır. Öğrencilerin beden kütle indeksi ortalaması 21.37±3.69 kg/m² olarak bulunmuş olup, %21.00’i zayıf, %66.00’sı normal, %13.00’ü ise fazla kiloludur. Yeme Tutum Testi puanı ≥30 olanların oranı %14 olup, yeme bozukluğu yönünden risklidir. Bu çalışmada yeme tutumu testi puanı ile beden kütle indeksi arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır (p>0.05) ancak beden kütle indeksi artışıyla birlikte Yeme Tutum Testi puanlarının arttığı görülmüştür. Ailedeki çocuk sırası yeme tutumuyla ilişkili bulunmamıştır (p>0.05) ancak daha önce doğan çocukların Yeme Tutum Testi puanının yüksek olduğu görülmüştür. Anne yaşı, eğitim düzeyi ve mesleğiyle yeme tutumu ilişkili bulunmamıştır (p>0.05). Öğrencilerin günlük olarak en sık tükettikleri besinler ekmek, beyaz peynir, siyah zeytin, sebze ve meyvedir (sırası ile %71.00, %61.10, %54.00, %45.00 ve %48.90). Ruhsal ve bedensel yönden önemli gelişmelerin yaşandığı adölesan dönemde, beslenme alışkanlığındaki hatalar adölesanın fiziksel ve ruh sağlığı yanında, okul başarısını da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu sonuçların önlenmesinde ilköğretimden itibaren müfredata beslenme dersleri konularak besinlerin sağlık önemi, yaş ve cinsiyete göre yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri konusunda öğrencilerin bilinçlendirilmeleri yararlı olacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ağustos 2017 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 1 |