Günümüz insanı, gündelik yaşamın oluşturduğu katı kalıplar arasına
sıkışmış konumdadır. Çalışma düzeni, evlilik, çocuklar, sorumluluklar ve
görevler, çağdaş birey üzerinde baskı mekanizmasına dönmüştür. İnsanın, daha
iyi yaşamak, daha mutlu olmak amacıyla, kendi elleriyle oluşturduğu sistemin
dışına çıkamadığı gözlenir. İncelemeye çalıştığımız her iki öyküde de, insanların
gündelik yaşamın tekdüze, baskıcı ve boğucu yapısından kaçma düşünceleri
olduğu, düşüncelerini hiçbir zaman eyleme dönüştüremedikleri, bu düşüncelerle
ancak oynayabildikleri saptanır. Yaşadıkları gerçekler ile iç dünyalarında
taşıdıkları özlemler arasında sürekli bir gerilim vardır. İnsanı mutlu etmesi
beklenen ve yine insan tarafından oluşturulan kuralların, bireyi boyunduruğu
altına aldığı ve köle durumuna soktuğu gözlenir.
Gündelik yaşam çalışma düzeni sorumluluklar kurallar özlemler
Birincil Dil | tr; en |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Şubat 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2005 Cilt: 5 Sayı: 1 |