The District of İskenderun (Hatay), which is included in the borders of the National Pact, has always been a vulnerable issue for Turkish foreign policy both in the Period of National Struggle and during and after the Lausanne Peace Treaty. Hatay was excluded from the Treaty of Ankara (1921) as a result of the circumstances of the time and was left out of the National Pact territory by the Lausanne Peace Treaty (1923). However, it became one of the priorities of Turkish foreign policy in the late 1930s. Dissuasive diplomatic strategy was the foundation of Turkish foreign policy during Hatay’s annexation into Turkish territory. It was mainly shaped by Mustafa Kemal Atatürk’s personal attention as well as his realistic and pragmatist behaviors and careful attitude about legitimacy, and by means of international law and diplomacy that led to a great success in Turkish foreign policy. This study will evaluate the foreign policy and dissuasive diplomatic strategy that was followed during Hatay’s annexation into Turkish territory and its military, political and legal dimensions.
Dissuasive Diplomacy The District of Iskenderun The Hatay Question Mustafa Kemal Atatürk The Treaty of Ankara (1921)
Misak-ı Millî sınırları içerisinde yer alan İskenderun Sancağı (Hatay), gerek Millî Mücadele döneminde gerekse Lozan Barış Antlaşması sırasında ve sonrasında Türk dış politikasının hassasiyet noktalarından birini oluşturmuştur. İçerisinden geçilen dönemin şartlarının zorlaması sonucunda Ankara İtilafnamesi (1921) ve Lozan Barış Antlaşması’yla (1923) Misak-ı Millî sınırları dışında kalan Hatay, 1930’lu yılların ikinci yarısıyla birlikte Türkiye’nin dış politikasında birincil önceliğe haiz bir mesele haline gelmiştir. Bu çerçevede, Hatay’ın Türkiye’ye dahil edilmesi sürecinde uluslararası ortamda uygulamaya konan dış politikanın temelinde yer alan caydırıcı diplomasi stratejisi, büyük ölçüde Mustafa Kemal Atatürk’ün kişisel hassasiyeti ve uluslararası konjonktürü iyi tahlil edip; konuyla ilgili olarak ortaya koyduğu gerçekçi, pragmatist ve meşruiyete dikkat eden tutum ve davranışlar çerçevesinde şekillenerek, uluslararası hukuk ve diplomasi yoluyla Türk dış politikası tarihinde önemli bir başarıya imza atılmıştır. Bu çalışmada; Hatay’ın, Türkiye’ye katılması sürecinde ortaya konan dış politika ve bu süreçte izlenen caydırıcı diplomasi stratejisi askerî, siyasi ve hukuksal boyutlarıyla ele alınıp değerlendirilecektir.
İskenderun Sancağı Hatay Sorunu Caydırıcı Diplomasi Mustafa Kemal Atatürk Ankara İtilafnamesi (1921)
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | May 9, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Volume: 34 Issue: 97 |