Eğitim sistemlerinin, müfredatları, eğitim ve öğretim programları, ülkenin eğitim
felsefesi, toplumun eğitime yüklediği misyon, eğitimsel araç ve amaçlar, uyguladıkları öğrenme yöntem ve stratejiler ile eğitim kalitesinin görünürlüğü, yetiştirdiği insan
kaynaklarının niteliğini belirler. Eğitimli insan kaynağının tarihte neler yaptığı ve bu
kaynağın niteliği geleceğin nasıl şekilleneceği hususunda da ipuçları içerir.
Tarihin geçmiş dönemlerinde uzun zaman dilimleri içinde, bazen birlik ve beraberlik içinde bazen ayrı devletler halinde yaşayan Türk Dünyası, kurmuş olduğu medeniyetlerle de dünya uygarlığına önemli hizmetlerde bulunmuştur. Türklerin anavatanı Orta Asya’dır. Anavatan toprakları Hazar Denizinden Kingan dağlarına, kuzeyde
Sibir ovalarından, güneyde Pamir yaylasına, Karanlık dağlar, Altın dağları ve Çin’in
kuzey eyaletlerine kadar uzanır. Bu geniş sahada Türklüğün en eski ve kalabalık olarak kaynaştığı yer Hazar Denizi ile Balkaş gölü arasıdır. Orta Asya’dan zaman zaman
kitleler halinde çıkan Türk kabileleri Çin’e, Hind’e, İran’a, Mezopotamya’ya, Mısır’a,
Anadolu’ya ve Avrupa’nın doğusu ile Balkanlara ve Avrupa ortalarına kadar uzanmış ve
gittikleri yerlerde muhtelif isimlerle devletler kurmuşlardır.** Göktürkler, Karahanlılar,
Selçuklular ve Osmanlılar bu devletlerin en bilinenleridir. Bu güne göre en son büyük
Türk Devleti olan Osmanlı, kendine has özellikleriyle, dünya hâkimiyetini yaklaşık
600 yıl elinde tutmuştur. Ne yazık ki Osmanlı Devleti’nin çöküşüyle birlikte, Türk
Dünyası dağılmış ve 20. yüzyıla büyük oranda esaret altında girmiştir.
20. yüzyılın esaretini, Türk Dünyası içinde ilk kez, yine Osmanlı Devleti’nin çekirdeğini oluşturan Türkiye kırmış ve Anadolu’nun şahlanışı ile bağımsızlığını kazanmıştır. Diğer Türk Dünyası ülkeleri ise, Batı ile Doğu blokları arasında tercih hakkını kullanmaktan başka çıkış yolu bulamamışlardır. İşte bu tercih hakkı, 20. yüzyılın,
Türk Dünyasının Esaret yüzyılı olmasına yol açmıştır.Eğitimin başlangıcı insanlık kadar eskiye gitse de bir bilim olarak gelişimi yeni sayılır. Türklerin kurduğu farklı devletlerin yaşam tarzı ve sosyal yapısı Türk Eğitim Tarihinin belirleyicisi olmuştur. Türk Eğitim tarihi denildiğinde Türklerin Orta Asya’dan
göç ettiği dönemlerden başlayıp, günümüze kadar eğitim ve öğretim adına gerçekleştirdikleri bütün etkinlikler anlaşılmaktadır. Çok uzun dönemi kapsayan eğitim tarihi
bu çalışmanın kapsamını aşmakla birlikte, bu makalade Osmanlı eğitim sistemi ve bu
sistemin ürünü olan cumhuriyetin kurucu kadrolarının yeni Türkiye Cumhuriyetini
şekillendirmesinde Osmanlı döneminde yetiştikleri, etkilendikleri eğitimin etkisi tartışılacaktır.
The curricula of education systems, education and training programs, the philosophy of education in a country, the mission that was assigned to education by the
society, educational instruments and goals determine the quality of human resources
with the learning methods and strategies which are implemented by them. They provide
clues with respect to what the educated human resources have done throughout history
and how the quality of such resources will be shaped in the future as well.
The Turkish communities that sometimes lived in solidarity with each other and
sometimes as separate states for long periods of time in the past, contributed significantly to world civilization with the civilizations they themselves formed. The homeland
of Turks is Central Asia. The territory of this homeland stretches from the Caspian Sea
to the Khingan Mountains, from the North Siberian Lowland to the Pamir Plateau in
the south, the Altun Mountains and the northern provinces of China. The oldest and
most heavily populated place where the Turks mingled with each other is the area between the Caspian Sea and Lake Balkhash in this vast geographical region. The Turkish
tribes that left Central Asia en masse from time to time stretched across China, India,
Iran, Mesopotamia, Egypt, Anatolia and the eastern part of Europe as well as the Balkans and the middle of Europe and established states under various names, the most famous of which are the Turkic Khaganate, the Kara-Khanid Khanate, the Seljuk Empire
and the Ottoman Empire. The Ottoman Empire, which is the last great Turkish Empire
according to the present day, dominated the world for almost 600 years with its unique
features. Unfortunately with the collapse of the Ottoman Empire, The Turkish society
dissolved and was captivated to a large extent in the 20th century.
It was again the core of the Ottoman Empire, Turkey, which was able to overcome
the captivity of the 20th century for the first time within the Turkish communities and
Turkey gained independence thanks to the significant resistance in Anatolia. The other
countries of the Turkic World had no other way but make a choice between the Western
Bloc or the Eastern Bloc. This very right of preference caused the 20th century to be the
century of captivity for the Turkic World. Although the starting point of education dates back as far as the humanity, its development as a scientific field is considered new. The lifestyles and the social structures
of different states established by Turks determine the History of Turkish Education.
The History of Turkish Education includes all the activities performed for the sake of
education starting from the period in which Turks migrated from Central Asia to the
present time. The history of education which contains a very long period of time goes
well beyond the scope of this study, therefore; the Ottoman education system and the
influences of this education system on the founders of the Republic as well as the effects
of the Ottoman education system on the founders’ shaping the new Turkish Republic
will be discussed in this article.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 11, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Volume: 29 Issue: 87 |