After sıgning of the treaties ending the First World War by the Ottoman Government, th English who occupied the Capital, İstanbul, captivated and sent tens of officers, civilian bureaucrats, and patriots to exile, with the help of their new native collaborators under the pretext of purported offenses.
There were officers and soldiers among the captives in Malta let alone some remarkable personages. This article focuses on the letters of Ali İhsan Sabis, Mustafa Reşat, officers, and the leters of the soldiers hed in captivity by the English in Malta.
Ali İhsan Pasha who was taken under detention in İstanbul on March 2, 1919, begins his days of captivity and exile in Malta by March 29, 1919. Toward the end of the year he writes a letter to Süreyya Bey, an officer at the commissariat, and asks him to inform the new Minister of Defense, Cemal Pasha from Mersin, on rescuing the Turkİsh captives in Malta as soon as possible.
The second letter belongs to Mustafa Reşat Bey, the director of political affairs at the İstanbul poliçe of the day. Mustafa Reşat Bey asks Cavİt Bey, the former Minister of Finance, and begs Cahit Bey to rescue him from thİs “tomb”.
There are also officers who were convicted of “abusing the English prison- ers” among the prisoners in Malta. They wrote letters to the Ministry of Defense and said that they were captivated unjustly; their previous applications to the authorities were not answered, they complained that although they were prisoners of war the English were abusing them, their families and children were destined to die of hunger, no one was asking after the Turkish officers captivated in Malta, and that they were in deep sorrow as they felt forgotten.
As for the other letters taking place in the article; one is written to the moth- er of one of the Turkish soldiers, and other is addressed to the publisher of the ikdam newspaper.
The common point in the letters mentioned are the anger and the feeling of contempt for the purported offenses, and against the abuse of captives emloyed by the occupying forces blind logic.
Osmanlı Devleti ’nin, Birinci Dünya Harbi’ni sona erdiren anlaşmaları imzalamasından sonra, başkent İstanbul’u işgal eden İngilizler, yerli işbirlikçilerinin yardımıyla, uydurma suçlamalarla asker, sivil bürokrat onlarca vatanperveri Malta’ya sürerek esir ederler.
Malta’da esir olanlar arasında dikkat çekici şahsiyetler olduğu gibi, subay/erlerden oluşan bir grup da vardır. Bu makalede, Malta’da İngilizlerin esiri olarak bulunanlardan Ali İhsan Sabis, Mustafa Reşat ile subay ve er mektupları ele alınmıştır.
2 Mart 1919’da İstanbul’da İngiliz işgal güçlerince gözaltına alman Ali İhsan Paşa, 29 Mart 1919 günü Malta’da sürgün ve esaret hayatına başlar. Aynı yılın sonuna doğru, Genelkurmay Karargâhında, levazım dairesinde Süreyya Beye bir mektup yazar ve yeni Harbiye Nazırı Mersinli Cemal Paşaya, Malta’daki Türk esirlerinin bir an önce kurtarılmaları için teşebbüste bulunulması arzusunu iletmesini ister.
Diğer mektup ise dönemin İstanbul siyasî polis müdürü Mustafa Reşat Beye aittir. Mustafa Reşat Bey, eski Maliye Nazın Cavit Beyden, kendisini Malta’daki esaretten kurtarması için yardım ister. Suçu olmadığı halde burada haksız yere esir tutulduğunu söyler ve “mezardan kurtulması” için Cavit Beye yalvarır.
Sorgusuz sualsiz Malta’ya sürgün edilenler içerisinde, “İngiliz esirlere kötü muamelede bulunmak” suçuyla itham edilen subaylar da vardır. Onları da tabii olarak hak-sız yere esir tutulmalarını Harbiye Nezareti’ne bir mektupla bildirerek, yaptıkları birçok başvurunun sonuçsuz kaldığını, harp esiri sayıldıkları halde İngilizlerin çok fena muamelede bulunduklarını, İstanbul’da bıraktıkları “evlad ü ıyal”lerinin de açlığa mahkum olduklarını, kimsenin Malta’daki esir Türk subaylarını sormadığını, unutulmuş olmalarından duydukları üzüntülerini ifade ederler.
Makalede yer alan diğer mektuplar; Malta’da esir Türk askerlerinden birisinin an-nesine, diğerinin de İkdam gazetesi imtiyaz sahibine hitaben kaleme, alınmıştır.
Söz konusu mektuplarda ortak olan konu, asılsız suç İsnatlarıyla, işgalcilere mahsus kör mantığın haksız uygulamalarına duyulan öfke ve isyandn.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2004 |
Published in Issue | Year 2004 Volume: 20 Issue: 58 |