From the formation of an independent state in 1830 to the end of the first decade of the twentieth century, Greece's history is very often filled with periods of internal struggle and change. Greece's record during the first eighty years of independent national existence does not seem to justify the great hopes of the overzealous Greek lovers that the new Greek Kingdom will soon become the natural heir of the Balkan Peninsula Empire. From 1843 until the adoption of the first constitution in 1909, Greek political life was not a sight for religious and moral decency. Otho's successor to the Greek throne in 1863 was I. Prince William of Denmark, who came up with the name Yorgi, was less diligent in his work than his two predecessors, but was unwilling to repeat his mistakes. He had the worldly cunning of Charles. Yorgi played his role perfectly as a constitutional monarch and was always ready to give ideas but careful not to take direct responsibility and allowed politicians to move freely in domestic politics. His intervention in foreign affairs was more active. Knowing that Greece did not have the strength to maintain its unassisted status, Yorgi placed major emphasis on family ties with the British and Russian dynasties to protect Greece from external danger. Yorgi was the son of II, who saw the Dutch sailing at Nedvvay. He was no more fortunate than Charles. In 1897, he tasted the shame of seeing the Turks invade Greece as far as Lamia. The Greek people suddenly reacted to these dangers. Turkey takes a threatening stance on Crete, and while Bulgaria has the upper hand in Macedonia, there will be no leaving things as they are, a serious effort was felt to be made to unite the country.
1830’da bağımsız bir devlet oluşundan yirminci yüzyılın ilk on yılının sonuna kadar Yunanistan’ın tarihi çok sık iç mücadele ve değişiklik dönemleri ile doludur. Yunanistan’ın bağımsız millî mevcudiyetinin ilk seksen yılı sırasındaki sicili, yeni Yunan Krallığı’nın yakında Balkan Yarımadasındaki imparatorluğun doğal varisi olacağı yolunda Yunan severler arasında fazla heveslilerin besledikleri büyük ümitleri pek haklı gösterecek gibi değildir. 1843’ten ilk anayasanın kabul tarihi 1909’a kadar Yunan siyasî hayatı dince ve ahlâkça terbiye için gösterilebilecek bir manzara, temaşa değildi. Otho’nun halefi 1863’te Yunan tahtına I. Yorgi adı ile çıkan DanimarkalI Prens William iki selefine nazaran işinde daha az gayretli idi, fakat hatalarını tekrarlamak istemeyen bir II. Charles’in dünyevî kurnazlığına sahipti. Yorgi, rolünü bir meşrutî hükümdar olarak kusursuz oynadı ve her zaman fikir vermeye hazır olmakla beraber doğrudan sorumluluk almamak hususunda dikkatli idi ve politikacıların iç siyasette serbestçe hareket etmelerine müsaade etmişti. Dışişlerine müdahalesi daha aktif idi. Yunanistan'ın yardımsız durumunu muhafaza edecek kuvvette olmadığını bildiğinden Yorgi, Yunanistan’ı dış tehlikeden korumak için İngiliz ve Rus hanedanları ile aile bağlarına başlıca önem verdi. Yorgi, Nedvvay’de yelken açan Hollandalıları gören II. Charles’dan daha talihli değildi. 1897’de Türklerin Lamia’ya kadar Yunanistan’ı işgallerini görmek utancını tattı. Yunan halkı birden bu tehlikelere tepki gösterdi. Türkiye Girit üzerinde tehdit edici bir tavır takınır ve Bulgaristan Makedonya’da üstünlük elde ederken işleri olduğu gibi bırakmanın olmayacağı, memleketi birleştirmek için ciddî bir çaba sarf edilmesi gereği hissedildi.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 1, 1989 |
Published in Issue | Year 1989 Volume: 5 Issue: 15 |