As the winter of 1923 returned to winter, the development line of the multi-faceted Turkish Revolution's identical society, the dimension of creating a national state had entered an important phase. With the "Commander-in-Chief Battle of the Battle", which Mustafa Kemal Pasha described as "Battle of the Square Tested by the Greek", destroyed the "power of war" of the colonial enemy armies in an unbelievably short time, giving the Turks who wanted to be crushed and taken under colonial for a long time, whether the fight lives as a nation of the Turks up-down three and a half years, "national revival" they are working towards as "sublime and holy" purpose, the nation's public and partners' efforts and him met "and resulted in new Turkey's" national revival process " had entered a new stage. While Anatolia was “tathîr” even from the last breath of the Greek Army, the Anatolian Greeks, who once cooperated with a religious motif such as “Resurrection of Christ”, started to leave Anatolia, and suddenly increased. The demographic momentum created an important opportunity for the Turks to cut through a wound that has long been gangrenous and to create an identical society. On 30 January 1923, in accordance with the "Agreement and Protocol Agreement on the Turkish-Greek Population Exchange" signed in Lausanne, the Orthodox Greeks outside Istanbul and Muslim Turks outside Western Thrace were forced to immigrate.
1923 yılı kışa dönerken, çok yönlü Türk Devrimi’nin özdeş bir toplum, ulusal bir devlet yaratma boyutunun gelişme çizgisi önemli bir evreye girmiş bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa’ nın, “Rum Sındığı Meydan Muharebesi” olarak nitelendirdiği 'Başkomutanlık Meydan Savaşı' ile sömürgeci düşman ordularının “kuvâyı asliyesi” ni inanılmayacak kadar kısa bir sürede yokederek, uzunca bir zamandır ezilmek, sömürge altına alınmak istenen Türklere eşsiz bir zafer kazandırmasıyla, Türklerin aşağı- yukarı üç buçuk yıl boyunca bir ulus olarak yaşama savaşı verip , “ulusal diriliş” gibi yolunda çalıştıkları “ulvî ve mukaddes” amaç, ulusun genel ve ortak “gayret ve himmeti” ile sonuçlanırken , yeni Türkiye’nin “ulusal diriliş süreci” de, yeni bir aşamaya girmişti. Anadolu, Yunan Ordusu’nun en son neferinden dahi “tathîr” edilirken , bir zamanlar sömürgeci orduların Anadolu’ya çıkışlarını “İsa'nın Dirilişi” gibi dinsel bir motife dayandırarak işbirliği içine girmiş olan Anadolu Rumlarının da Anadolu’yu terk etmeye başlamalarıyla, birdenbire artan demografik ivme, Türklere, çokça zaman¬dır kangren olmuş bir yarayı kesip atma ve özdeş bir toplum yaratma yolunda önemli bir fırsat yarattı. 30 Ocak 1923'te, Lozan’da imzalanan “Türk-Rum Nüfus Mübadelesine ilişkin Sözleşme ve Protokol Anlaşması” uyarınca İstanbul dışındaki Ortadoks Rumlar ile, Batı Trakya dışındaki Müslüman Türkler, zorunlu olarak göç ettirildiler.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 1, 1990 |
Published in Issue | Year 1990 Volume: 6 Issue: 18 |