Atatürk'ün modern Türkiye'ye miras bıraktığı iki ana miras, güvenli bir ulusal kimlik duygusu ve popülizme bağlılıktır - Türk halkının geleneksel otokrasiden modern demokrasiye sadece iki kuşakta aşamalı ve barışçıl bir geçiş yapmalarına izin veren bir taahhüttür. Bu başarı, tarih ve coğrafyanın uygun perspektiflerinde görüldüğünde daha dikkat çekicidir. Mustafa Kemal Paşa 1919'da siyasi liderliğini üstlendiğinde, Osmanlı İmparatorluğu, Hohenzollerns Alman İmparatorluğu, Habsburgs Avusturya İmparatorluğu ve Çarların Rus İmparatorluğu ile birlikte son askeri çöküşünü yaşadı. Bunu izleyen karmaşık yeniden yapılanma sürecinde, Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya'nın birçok yerinde ulusal bağımsızlık ilan edildi. Ancak asıl netice tipik olarak ya açık bir sömürge kuralı (Kafkasya; Orta Asya; 1950'lere kadar Orta Doğu) ya da bir ya da daha fazla emperyal gücün (o zamandan beri Dünya Savaşları ve Orta Doğu arasındaki Balkanlar) ve Almanya'nın güvencesiz bağımsızlığıydı. Sadece Türkiye, Atatürk'ün Ulusal Paktı'nda (Misak-1 Millî) ilan edilen sınırlar içinde ulusal bağımsızlığını korumuş ve yabancı işgalinden veya savaşa karışmasından kaçınmıştır.
The two major legacies that Atatürk bequeathed to modem Turkey are a secure sense of national identity and a commitment to populism —a commitment that allowed the Turkish people to make a gradual and peaceful transition from traditional autocracy to modern democracy in only two generations. This achievement is more remarkable if it is viewed in the appropriate perspectives of history and geography. When Mustafa Kemal Pasha assumed his political leadership in 1919, the Ottoman Empire had suffered its final military collapse- along with the German Empire of the Hohenzollerns, the Austrian Empire of the Habsburgs, and the Russian Empire of the Czars. In the complex process of reorganization that followed, national independence was proclaimed in most parts of Southeastern Europe, the Middle East, the Caucasus, and Central Asia. But the actual sequel typically was either outright colonial rule (Caucasus; Central Asia; the Middle East until the 1950s) or precarious independence in the shadow of one or more imperial powers (the Balkans between the World Wars and the Middle East since; and Germany and Austria under the post-World-War-Two regimes of occupation). Turkey alone has preserved its national independence within the boundaries proclaimed in Ataturk’s National Pact (Misak-1 Millî) and avoided foreign occupation or involvement in the war.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 1, 1990 |
Published in Issue | Year 1990 Volume: 7 Issue: 19 |