Yapay zeka 1950'li yıllardan bugüne kadar süregelen gelişmelerle birlikte dijital ekonominin en önemli unsurlarından biri haline gelmiştir. Birçok ülke, yapay zekanın verimlilik, ulusal güvenlik, toplumsal ve çevresel faydaları gibi kritik etkilerinin farkına varılmasıyla birlikte, yapay zeka alanında küresel bir inovasyon avantajı elde etmek için yarışmaya başlamıştır. Bununla birlikte, yapay zeka uygulamaları insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından endişelere yol açmaktadır. Bu endişeler, yapay zekanın etikliği tartışmasının ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Söz konusu risklerin ele alındığı bir yasal düzenleme ihtiyacı, uluslararası rekabette aktif ülkelerin de gündeminde yer almaktadır. Ülkelerin yapay zekanın taşıdığı risklere karşı geliştirdiği ulusal stratejiler arasında önemli farklılıklar görülmektedir. Avrupa Birliği, oluşturulacak düzenlemelerin çerçevesinin belirlenmesinde referans teşkil eden yapay zekanın etik ilkeleri üzerinde önemli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ise, yapay zekanın etik sorunlarını tanımakla birlikte, oluşturulacak yasal düzenlemelerin, teknolojik gelişmelerin önünde bir engel olabileceği düşüncesiyle, yasal düzenlemelerin sıkılığına karşı ihtiyatlı bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Yapay zekaya ilişkin düzenlemelerin riskleri kontrol altına almak ve teknolojik gelişmeleri teşvik etmek arasında nihai dengeyi sağlaması gerekmektedir. Bu anlamda yapay zeka için yeni düzenleyici çerçevenin teknolojik gelişmeyi engellemeyecek nitelikte aşırı derecede kuralcı olmaması ve aynı zamanda riskleri kontrol etmede etkili olması gerekmektedir. Düzenlemelerin bu eksende oluşturulmasında esas alınacak ilkelerin belirlenmesi önem teşkil etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | DOSYA: YAPAY ZEKA ve HUKUK |
Authors | |
Publication Date | May 18, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 66 |