“Meşru müdafaa” olarak da ifade edilen “meşru savunma”, insanlığın yaratılışından itibaren var olan ve günümüzde her hukuk sisteminde bulunan ve daha çok kişinin kendi maddi varlığını koruması amacına hizmet eden bir ceza hukuku müessesesidir.
Ülkemiz mevzuatında bir hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenen bu müessese, haksız fiillere karşı belirli şartlarda söz konusu olabilmektedir. Kişinin kendini korumak amacıyla o anda karşılık vermesi meşru savunmanın en genel şartlarıdır. Keza meşru savunmanın düzenlendiği Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde, herhangi bir hak sınırlamasına gidilmeksizin “hakka” ibaresine yer verilse de, özellikle öldürmeye ve yaralamaya yönelik fiillerde kendini koruma amacına matuf orantılı karşılık vermeler, meşru savunma sayılırken, başka hukuk sistemlerinde bu durum farklılık arz edebilmektedir.
Özellikle Kara Avrupası hukuk sisteminde, emniyet güçleri tarafından yapılan operasyonlarda, güvenlik kuvvetlerine karşı gerçekleştirilen silahlı saldırıları, meşru savunma kapsamında değil, kuvvet kullanmanın zorunluluğu çerçevesinde değerlendirmektedir.
Gerek Anglo Sakson hukuk sistemi gerek Kara Avrupası hukuk sisteminde farklı düzenlemelerin ülkemiz mevzuatındaki düzenlemelerle karşılaştırılmasının yapılması, ideal ceza hukuku seviyesine gelebilme açısından önem arz etmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 1 |