Şehir tarihi yazmak epeyce zor bir iştir. Hele de tarihi yazılan yer bir taşra şehriyse, bu zorluk iki katına çıkar. Çünkü iyi bir şehir tarihi yazabilmenin yolu tarihi yazılan şehir hakkında bolca malzeme bulunmasından geçer. Tabi ki bu malzemelerin önemli bir kısmını şehirle ilgili mikro tarih çalışmaları oluşturur. Şehri, tarihi yapıları, yolları, sokakları, çarşısı, maruf simaları ile anlatabilmek için bunların her biri ile ilgili yapılmış çalışmalara ihtiyaç vardır. Mesela vaktiyle Kırşehir’de, sokak isimlerin değiştirilmesinden önce, Hacı Memik Sokağı vardı. Peki ama ismi bir sokağa verilecek kadar maruf bir sima olan Hacı Memik kimdi? Bir ermiş mi, bir derviş mi, bir molla yahut bir alim mi? İşte bu basit soru şehir tarihi yazmanın güç yanlarından birini göstermektedir bize. Adı sokağa verilen Hacı Memik, Kırşehir’in maruf meczuplarından biriydi. Belki de bu sokakta oturduğundan onun ismi oraya verildi.
Zaman insan hafızası üzerinde oyun oynadığından, bir zamanların maruf simalarını unutmanın dipsiz kuyusuna gönderdiğinden, Hacı Memik’in adını bilsek de kendisini tanımıyorduk. Maruf simalar yaşadıkları devirde o şehirde yaşayan yediden yetmişe her insanın tanıdığı isimlerdir. Fakat gün dönümlü hayat ise ölümlüdür. Maruf simalar bu dünyadan göçtüklerinde, onları hafızalarında yaşatan insanlar da azaldıklarında unutulmaya teslim olurlar. Bir zamanlar İstanbul’un maruf simaları Refi’ Cevat Ulunay’ın yahut Sermet Muhtar Alus’un isimlerini bugün kaç kişi hatırlıyor? Her ikisi de devirlerinde meşhur gazeteci olan bu isimleri artık yalnızca onlarla özel olarak ilgilenen insanlar tanıyor. Fakat burada şunun altını çizelim ki Ulunay ve Alus İstanbul’un maruf simaları, kendi yazdıklarını bir yana bıraksak bile onlar haklarında yazılmış yazılar bulmamız mümkün. İşte taşranın talihsizliği tam da burada başlamaktadır.
Taşranın maruf simaları unutuluşa terkedildiklerinde onlar hakkında yazılı malzeme bulmak da zordur. Mesela konağından dolayı adını bildiğimiz, otuzlu kırklı yıllar Kırşehir’inin maruf siması Hacı Bey (Mehmet Sıtkı Doğu) kimdir, nerede doğmuştur, hayatta iken neler yapmıştır? Onunla ilgili müstakil bir çalışma olmaması bu soruların çoğunu yanıtsız bırakır. Yine aynı dönemin maruf simalarından, Dirlik mecmuasının yazarı öğretmen Ömer Aydın Genç’i, hakkında çalışma yapılmamış olsaydı tanıyor olacak mıydık? (Günaydın, 2016:237-257).
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekonomi |
Bölüm | Kitap Tanıtımı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 2 |