Afrika kıtasında etnik ve dini olarak homojen bir devlet bulmak neredeyse imkânsızdır. Bu durumdan mütevellit kıta ülkeleri zaman zaman kimliksel krizler yaşamakta, ülke içindeki etnik ayrışmalar ülkeleri iç savaşa kadar sürükleyebilmektedir. Etiyopya da homojen bir devlet olmamakla beraber uzun yıllar bu etnik grupları bir arada tutarak ekseriyetle barış içinde yaşamayı başarmış; kıtanın tarihi en eskiye dayanan ülkesi olarak hem bölgesinde hem de kıtada güçlü bir aktör olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak ülkenin sürekli değişen yapısı ve iktidara göre şekillenen kimlik politikaları ülkeyi zaman zaman iç karışıklığa sürüklemiştir. Derg rejiminin “Önce Etiyopya” sloganıyla ulus devlet inşa etme politikası, Derg rejimini şovanist olarak gören Etiyopya Halkının Devrimci Demokratik Cephesi tarafından etnik federal yapıya dönüştürülmüştür. EPRDF’nin zaman içinde değişen dost-düşman algısı neticesinde parti etnik federal yapıyı tekrar uluslaştırma çabası gösterse de, Addis Ababa’nın genişletilmesi için çıkarılan bir kamulaştırma kanunu neticesinde Oromoların protestoları ile karşılaşmıştır. İktidar değişikliğine neden olan bu protestolar ilk kez bir Oromo’nun başbakanlık koltuğuna oturması ile sonuçlanmış, ancak bu değişiklik sonucunda uzun zamandır yönetimde söz sahibi olan Tigrayların yönetimden uzaklaştırılarak saf dışı bırakılması ülkeyi iç karışıklığı sürüklemiştir. Bugün “Tigray Krizi” olarak adlandırılan sorunu ortaya çıkaran unsurlardan birini kimlik teşkil etmektedir. Bu çalışma, Etiyopya’nın kimlik politikalarını realist ve sosyal inşacı teoriler üzerinden ele alarak ülkenin kimlik politikalarındaki değişimin Tigray krizine nasıl yol açtığını anlamlandırmaya çalışmaktır.
It is almost impossible to find a homogeneous state on the African continent. As a result of this situation, continental countries experience identity crises from time to time, and ethnic divisions within the country can drag countries to a civil war. Although Ethiopia is not a homogeneous state, it has managed to live in peace by keeping these ethnic groups together for many years; As the continent's oldest country, it continues to exist as a strong actor both in its region and in the continent. However, the ever-changing structure of the country and the identity policies shaped according to the power have dragged the country into internal turmoil from time to time. The nation-state building policy of the Derg regime with the slogan of "Ethiopia First" was transformed into an ethnic federal structure by the EPRDF, which saw the Derg regime as chauvinist. Although the party tried to re-nationalize the ethnic federal structure as a result of the EPRDF's changing friend-enemy perception over time, it faced protests from the Oromo as a result of an expropriation law enacted for the expansion of Addis Ababa. These protests, which led to the change in power, resulted in an Oromo sitting in the prime minister's seat for the first time, but as a result of this change, the removal of the Tigrays, who had a say in the administration for a long time, and the elimination of the country, dragged the country into internal turmoil. Identity is one of the elements that reveal the problem called the "Tigray Crisis" today. This study tries to make sense of how the change in the identity politics of the country led to the Tigray crisis by focusing Ethiopia's identity politics through realist and social constructivist theories.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2 Issue: 1 |