Seçimlerin yenilenmesi yönündeki tasarruf parlamento kararı biçiminde olabileceği gibi kanun biçiminde de olabilir. Zira 1982 Anayasası döneminde her iki şekilde alındığına dair örnekler bulunmaktadır. Bununla beraber seçimlerin parlamento kararı şeklindeki bir tasarrufla gerçekleştirilmesi isabetli olandır. Çünkü seçimlerin yenilenmesi kararı parlamento kararıyla gerçekleştirildiğinde bu kararın Cumhurbaşkanına gönderilmesi gerekmediği gibi, karara karşı Anayasa Mahkemesine iptal istemiyle başvurulması da mümkün değildir. Böylece TBMM’nin aldığı seçim kararının geri gönderilmesi ve iptal edilmesi ihtimalleri ortadan kalkmış olur. 2017 yılına dek TBMM’nin seçim kararı alması için özel bir çoğunluk öngörülmemişti. Dolayısıyla seçim kararı Anayasanın 96 ıncı maddesinde dayanağı olan genel karar yeter sayısına uygun olarak alınabilmekteydi. Oysa değişiklikler sonrası TBMM’nin seçim kararı alması imkânsız denecek derecede zorlaştırılmıştır. Bunun sebebi seçimlerin yenilenmesi ya da tersi yöndeki adımların Cumhurbaşkanına odaklanmak istenmesidir. Lakin bunda isabet olduğunu ifade etmek zordur. Nedeni ise yürütmeyi tam güç merkezi yapmak ve bu yolla yasamayı tamamen silik bir pozisyona düşmeye mahkûm etmektir. Cumhurbaşkanının mensubu olduğu partinin parlamentoda çoğunluğu sağlayan parti olması hâlinde seçim kararının parlamento kararı veya şeklî kanun biçiminde alınması oldukça güçtür. Tersi durumda ise kanun biçimindeki bir tasarrufla seçimlerin yenilenmesi mümkün olup, seçim kararının alınmasındaki özel çoğunluk engeli aşılabilir. Ne var ki her iki hâl bakımından krizlere gebe olabilecek süreçler kaçınılmazdır. Tecrübe edilmesine ve krizlere yol açmasına fırsat verilmeksizin gerekli değişikliklerin yapılması en doğru tercih olacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Main Section |
Authors | |
Publication Date | May 8, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 22 Issue: 1 |