The Ottoman Empire, founded in Söğüt, a small town of Anatolia, towards the end of the 13th century, soon became a great state in the world. The history of the states is not always full of victories. Sometimes, there is defeat. Yıldırım Bayezid is one of the leaders who lived through such a defeat. In a battle that took place at Çubuk Plain in Ankara, two great Turkish rulers, Yıldırım Bayezid and Timur, came to the battle which ended in favor of Timur. The Ottoman Empire was faced with a danger of collapse at this stage, and the brothers, in line of succession, began to fight for the throne. This period is called "Fetret Dönemi" (Interregnum Era). At this time, a close relationship was established between the Sultan and Sufi Sheikh Emir Sultan who came from Buhara to Bursa. The establishment of kinship between the Ottomans and a sayyid, a descendant of Prophet Muhammad, created a spiritual influence over the people. It played a key role in restoring unity and solidarity among the people.
Shortly after coming to Bursa, Emir Sultan succeeded in integrating with the people and the ulama and served as a teacher of the Qur'an in the court. Sheikh raised people of virtue and morality during peaceful times. In the war period, he actively participated in the Jihad with his disciples as "Leşker-i Dua" (a group who prays for troops) and played an important role in boosting the troops’ morale and spirituality. The relation between Yildirim Bâyezid and Sheikh Emir Sultan is an example that may shed light on historical incidents in terms of the relations between the state and the tekke (an Islamic lodge). Moreover, many Sufi masters, like Sheikh Emir Sultan, have an undeniable contribution to the religious and socio-cultural life of the people. Many consider their tombs to be one of the sacred places to pray to God where their wishes are granted.
Anadolu’nun küçük bir kasabası Söğüt’te XIII. Asrın sonlarına doğru kurulan Osmanlı Devleti kuruluşundan çok kısa bir süre sonra büyük bir dünya devleti haline gelmeyi başarmıştır. Ancak devletlerin tarihi hep zaferle geçmemiş, bazen de yenilgilerle karşılaşılmıştır. Yıldırım Bâyezid bunlardan biridir. Ankara/Çubuk Ovası’nda yapılan savaşta iki büyük Türk hükümdarı karşı karşıya gelmiş ve savaş Timur’un lehine sonuçlanmıştır. Osmanlı Devleti bu aşamada yıkılma tehlikesi geçirmiş, kardeşler arası taht kavgaları başlamıştır. Bu dönem “Fetret Dönemi” olarak adlandırılır. Bu esnada padişah ile Buhâra’dan Bursa’ya gelmiş sûfi şeyh Emir Sultan arasında bir yakınlık tesis edilmiş, şeyh padişaha damat olmuştur. Peygamber neslinden gelen bir seyyid ile Osmanoğulları’nın akrabalık tesisi halk üzerinde manevî bir nüfuz oluşturmuş, toplumda birlik-beraberliğin yeniden oluşmasında Osmanlı Türkiye’si için önemli bir şans olarak kabul edilmiştir.
Bursa’ya geldikten kısa bir süre sonra halk ve ulema ile bütünleşmeyi başaran Emir Sultan sarayda Kur’ân hocası olarak da görev yapmıştır. Şeyh, sulh ve sükûnet döneminde edep ve ahlak çerçevesinde insanlar yetiştirmiş, savaş dönemlerinde ise “leşker-i duâ” olarak müritleriyle birlikte fiilen cihada iştirak etmiş ve askerin moral ve maneviyatını takviyede önemli bir rol oynamıştır.
Devlet-tekke, padişah şeyh ilişkileri açısından Yıldırım Bâyezid-Emir Sultan ilişki ve örneği günümüz olaylarına da ışık tutacak cinstendir. Bundan başka Emir Sultan gibi pek çok tasavvuf erbabının halkın dîni, sosyo-kültürel hayatında yadsınamaz katkısı bulunmakta, bu gibi zevatın öldükten sonra defnedildikleri türbeler pek çok kişinin isteklerinin yerine gelmesinde Allah’a dua edilecek kutsal mekânlardan biri sayılmaktadır.
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 2 |